Her toplumun ve hatta her farklı coğrafyanın kendine özgü gelenekleri, alışkanlıkları ve bakış açıları vardır.
Örneğin bizim coğrafyada neşeyi ve coşkuyu kırmızı renk simgeler.
İskandinav ülkelerinde ise bu renk mavidir.
Kışları uzun, yazları kısa Avrupa ülkelerinde hükümdarın gücü ona "Güneş Kral denilerek" anlatılır.
Güneşin sıcaklığının öldürücü olabileceği Ortadoğu'da ise hükümdara "Allah'ın gölgesi" denilerek onun gücü ifade edilir.
Bir de ölüm gibi, düğün gibi durumlara ilişkin farklı yaklaşımlar var.
Mehmet Ali Birand'ın vefatı ertesinde medyanın olaya yaklaşımından da bu farklı yaklaşımlara ulaşılabilir. Örneğin bazı medyalarda "Birand'ın cenazesine kimler gelmedi" benzeri arayışların haberleştirildiğini herhalde görmüşsünüzdür.
Ancak ölen kişiyi ilgilendirecek bu tür haberleri, Batı'da pek göremezsiniz.
Makaronlar yakalandı
Aynı kelimenin farklı anlamlara gelmesine de çarpıcı örnekler verilebilir.
Geçen hafta İHA'nın Burdur mahreçli bir haberine göre Bucak ilçesinde İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Şube Müdürlüğü'nce Taşyayla köyünde bir araçta yapılan aramada 2 bin 600 adet "Makaron", 58 kilo kıyılmış tütün, 5 adet tütün sarma aparatı ve 1 adet terazi ele geçirilmişti.
Haberi ilk okuyuşumda açıkçası şaşırdım. Bizim acıbadem kurabiyesi ile bezenin karışımının Fransız mutfağındaki benzeri "Makaron"un bir suç unsuru olabileceğini hiç düşünmemiştim.
Laduree olayı
Paris'e üçlü cinayetin faillerini bulmak için giden amatör olay yeri uzmanları dışında, bu kenti ziyaret edenler ve özellikle Fransız mutfağının lezzetlerine düşkün olanlar "Makaron"u dünyaya tanıtan Champs-Elysees'deki "Laduree"ye mutlaka uğramışlardır. Louis-Ernest Laduree, 1800'lü yıllar Paris'inde yazıları ve laisizme bağlılığı ile bilinen bir pastacı ve yazarmış. 1862'de açtığı pastanesi 1871'deki Komün Ayaklanması sırasında yakılmış. Daha sonra yeniden açılan Laduree pastanesi, torunu Pierre Desfontaines'in iki makaronun arasına o tatlı ezmeyi koyup sunması ile dünyaca ün kazanmış. Yoksa tek katlı makaron tek başına eski bir İtalyan tatlısıymış. Makaron'u Paris'e Catherine de Medici 16'ncı yüzyılda getirmiş.
Makaronun haber değeri
Şimdi bu iki katlı ve farklı lezzetleri ifade eden rengârenk minyatür pastayı bütün dünya biliyor. Laduree Türkiye'de de var artık. Bence Divan'ın makaronları da çok başarılı.
Gelelim Taşyayla köyünde jandarmanın ele geçirdiği "Makaron"lara.
İHA muhabiri kavram karışıklığını önlemek için haberde "Makaron"un yanına parantez açıp "Sigara filtresi" demiş. Ve bu makaronları aracında bulunduran kişi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış. Düşünün bir... Makaron'un Türkiye'de sigara filtresi anlamına geldiği bilinmeseydi, dış basına ne güzel haber olurdu, aracında makaron bulunan köylünün jandarma tarafından yakalanması...
Bu arada bilelim ki ısıtılınca büzüşen elektrik kablolarının yalıtımını sağlayan ince boruya da "Makaron" denilirmiş.