Ölümünden 74 yıl sonra Atatürk'ü sevgi, saygı ve minnet duygularıyla anıyoruz. İlkokul yıllarından başlayarak her 10 Kasım'da Atatürk'ü anmak, kuşaklar boyudur toplumsal yaşamımızın bir parçası olmuş durumda.
Eğitim sistemimiz "Atatürk sevgisi" ile "Vatan sevgisi"ni özdeş kıldığı için, Cumhuriyet kuşakları için 10 Kasımlar, takvimdeki diğer günlerden çok farklı anlam taşıyor.
Ben ilkokuldaki ilk 10 Kasım'ımı bugün gibi hatırlıyorum.
Hepimiz bir salonda toplanmış, saatin 9'u 5 geçe olmasını ayakta bekliyor, aramızda konuşup, şakalaşıyorduk.
Aramızdaki sıraya bir öğretmenimiz çıkmıştı. Elinde 2-3 metre uzunluğunda ince bir sopa vardı.
Heykele selam
Derken saat 9'u 5 geçe oldu ve sıra üzerindeki öğretmenin uyarısı ile hepimiz başımızı önümüze eğip, saygı duruşuna geçtik.
Ama bazı çocuklar havaya girmemişlerdi. İlerideki sınıf arkadaşım yanındaki ile fısıldaştı ve güldü. Bunun üzerine "Çat" diye bir ses duyuldu.
Bu ses sıranın üzerindeki öğretmenin gülen çocuğun kafasına sopa ile vurmasından çıkmıştı.
Saygı duruşu boyunca bu sopa birkaç öğrencinin kafasına daha indi.
Altan Öymen ise "Bir Dönem Bir Çocuk"ta, 1930'ları şöyle anlatır:
"Ulus Meydanı'nın merkezi Atatürk'ün at üstündeki heykeliydi. Herhalde anneannem öğretmiş olacaktı, oraya varınca heykeli asker selamıyla selamlardım..."
Kemalizm değil Atatürk
Ancak bilmeliyiz ki 2012'de Atatürk'ü sevgi, saygı ve minnetle anmak, bundan önceki yılların 10 Kasımlarından farklı duygu ve düşünceleri içeriyor.
Örneğin artık "Atatürk sevgisi" ile "Kemalizm bağımlılığı" arasındaki farkları biliyoruz.
Çoğunluk için Atatürk denilince akla artık bir ideoloji gelmiyor.
O Kurtuluş Savaşı'nın muzaffer komutanı ve Cumhuriyet'i kuran vizyon sahibi bir siyasi lider.
Ancak 1923-38 arasındaki siyasi yaşamında her yaptığı tartışılmaz doğruları ifade etmiyor.
Bugün "Tek Parti" modelini "Atatürk de böyle yaptı" diye sunmaya kalkan herhalde sadece komik olur.
"Kürt realitesi"nin yok sayılması veya Dersim'de olup bitenler, "İstiklal Mahkemeleri" bugünün dünyası için hatırlanmaları bile şimdi acı veren durumlar değil mi?
Bunları aştık
Yahut Anadolu'yu, İstanbul'u bizim yapan Osmanlı geçmişinin yok sayılması... İstanbul'un Fethi'nin, İstanbul'un Kurtuluşu kadar hatırlanmaması...
Şimdi bütün bunları aştık.
"Hukukun üstünlüğü", "Temel hak ve özgürlükler", "Çoğulcu demokrasi" gibi ilkeler de artık "Atatürk sevgisi" ile birlikte yaşamaktalar.
Artık Kemalizm ideolojisine bağımlılığımızı değil, Atatürk'e olan sevgimizi ve minnet duygularımızı tazeliyoruz 10 Kasımlarda...
Biliyoruz ki ülkenin sorunları Anıtkabir defterine yazılarak değil, milletin oyuna danışılarak çözüme kavuşturulabilir.