Bilişim teknolojisindeki ve ekonomisindeki gelişim ne endüstrinin diğer alanlarına, ne siyasete ne de insan ilişkilerine yansıyor.
Yıllar önce ilk dizüstü bilgisayarımı New York'taki bir mağazadan satın almıştım.
Japon malı bu bilgisayara 6 bin dolar ödemiştim.
Henüz internet kitlelerin hizmetine sunulmadığı için, bu bilgisayarın internete girişi de yoktu.
Bugün o bilgisayarın belki 1000 kat güçlü belleğe ve işlem gücüne sahip olanını 5-600 dolara satın alabiliyoruz...
Aynı süreç mesela otomotiv endüstrisi için de söz konusu olsaydı, bugün bir otomobili 2000 dolara satın alabilmemiz mümkün olurdu.
Bugün Windows sistemi ile çalışan bir bilgisayarın programında arıza olduğu takdirde, bu program kendi kendini onarıyor.
Akıllı telefonlar
Bilgisayardaki arızayı da, bunu açıp kapatarak giderebiliyorsunuz.
Bilgisayar bağımlılarının otomobillerinin kapısını açıp kapatarak araçtaki arızayı giderecekleri günler gelecek mi acaba?
Akıllı telefonlardaki gelişme de, bilişim teknolojisinin çarpıcı aşama örnekleri arasında.
Akıllı telefonlardan konuşmak dışındaki her hizmet bekleniyor artık.
Apple aygıtlarının bir uygulaması var ki şaşırmamak mümkün değil.
Bu uygulamayı devreye soktuktan sonra telefonunuzun kamerasını semada uçan bir uçağa tutuyorsunuz. Uçağın cinsi, hangi şirkete ait olduğu ve nereden gelip nereye gittiği, telefonun ekranında beliriyor.
Harita meselesi
Yeni çıkan iPhone'daki haritanın Google haritası kadar mükemmel olmaması dünya çapında tepkilere yol açtı. Ve galiba Apple'ın CEO'su bu konuda özür dilemekten öteye yeniden Google haritasına dönme kararının eşiğindeymiş.
Gelelim bilişim teknolojilerindeki bu gelişmenin insan ilişkilerine yansımasını.
Bu konuda en çarpıcı araçlar sosyal medya kurumları değil mi?
İnsanlar en özel anlarını yazılı veya görüntülü olarak sosyal medyaya yansıtmaktalar.
Geçenlerde bir twitt yazarı "Twitter için Türkçe bir karşılık bulunsaydı, bu hangi kelime olurdu" sorusuna "Tevatür" cevabını vermişti.
Gerçekten de bilişim teknolojilerindeki hassasiyetler ve mükemmeli arayış, bu teknolojileri mesajlarını kitlelere iletmek amacıyla kullananlar için söz konusu değil.
Eski ve yeni birlikte
Bizans İmparatoru Justinyen'in resmi tarihçisi Prokopyus, İmparator ve eşi Teodora hakkındaki dedikoduları yaşarken yazamayacağı için, öldükten sonra yayınlanmasını vasiyet ettiği "Anekdota"yı yazmış ya...
Sosyal medyayı ise çoğu insan yaşarken, Anekdota'daki gibi kullanıyor.
Bazıları için temel ilke "Çamuru at, izi kalır" şeklinde bu mesajlarda.
Veya akıllı telefonlardan beklenilen hizmetteki mükemmeliyetin, siyasetten de beklenildiğini söyleyebilir misiniz?
Ya da yaşam için gerekli olan hizmetler, bilgisayar fiyatlarındaki gibi ucuzlayabiliyor mu?
Kısacası insanlık "Bilişim Çağı"yla birlikte eski çağları da yaşamakta.