Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Kaddafi'yi "Muhalifler" mi linç etti?

Haber ajansları Libya'da Kaddafi rejimini deviren ve onu linç eden silahlı kalabalıklardan hâlâ "Muhalifler" diye söz ediyor.
Dün okuduğum bir haber de şöyleydi:
"Kaddafi linç edilirken kendisine bağırarak saldıran muhaliflere, 'Neyin doğru neyin yanlış olduğunu biliyor musunuz?' dediği ve Kaddafi'nin bu sözlerine bir muhalifin 'Kapa çeneni köpek' diye karşılık verdiği ortaya çıktı."
"Allah dünyadaki bütün iktidarları bu tür 'muhalifler'den korusun" demek, şu anda söylenmesi gereken öncelikli sözdür.
Bundan sonra da herhalde "Allah dünyadaki bütün halkları Kaddafi türü iktidarlardan korusun" demeniz gerekir.
Demokrasi kültürünü yavaş da olsa özümsemeye başlamış olan bir toplumun ferdi olarak "Her ülkede bir iktidar vardır, muhalefet ise sadece demokrasilerde vardır" özdeyişinin doğruluğuna inananlardanım.
Bu açıdan Libya'da Kaddafi'yi linç edenlere de "Muhalifler" demekten artık vazgeçilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Siyaset bu mu?
İşin içine şiddet ve ölüm girdiği zaman, bırakın demokrasiyi, siyaset de devre dışı kalıyor.
Terör devletten ve iktidardan gelse de, rejim veya iktidar karşıtı kesimlerden kaynaklansa da, pek fark etmiyor. "Uzlaşma"nın yerini "Nefret", "Eleştiri"nin yerini "Yıpratma" alıyor.
Siyasetin ve nihai değerlendirmede demokrasinin varlık sebebi, farklılıkların birlikte barış içinde yaşamalarını sağlayacak ortamın yaratılmasıdır.
İktidarda kalmak için her yöntemin meşru görülmesi kadar, iktidarı devirmek için her yöntemin meşru görülmesi de, iktidar ile muhalefet ilişkilerini demokrasi rayından çıkartır.
Biz bu duruma Osmanlı'nın 2'nci Meşrutiyet denemesinde de, Cumhuriyet'in iktidar- muhalefet ilişkilerinde de defalarca tanık olmadık mı?

Saplantılı nefretler
Kendi mesleğimizde de "Basın özgürlüğü" adına "Eleştiri" mekanizmaları işletilirken, ön yargıların ve saplantılı nefretlerin, Libyalı muhaliflerinkinden farksız nefretleri ürettiğini herhalde fark ediyoruz.
Ya da seçim kampanyalarında rakip parti sözcülerinin birbirleri hakkında söylediklerini listelediğiniz zaman, demokrasi adına yüreğinizin titreyip sızladığı olmuyor mu?
PKK terörünün kronik bir güvenlik sorunu biçiminde hem toplumun huzurunu hem de siyasi istikrarı tehdit ettiği gerçeğini, 1980'li yıllardan beri yaşamaktayız.
Bu terör ortamı yüzünden siyasetin sık sık devre dışı bırakıldığını ve "Kürt Realitesi"nin güvenlik bürokrasisinin ilgi alanına terk edildiğini de gördük.
Galiba vesayetçi demokrasinin doğal bir sonucuydu bu durum.

Beklentilerimiz
Yıllardan sonra ilk kez "Son söz" seçilmişler tarafından söyleniliyor.
Hepimizin beklentisi "Seçilmişler"in sadece iktidardan değil muhalefetten de oluştuklarının hiç unutulmamasıdır.
Tabii ki iktidarlar eleştirilmekten değil övülmekten hoşlanırlar.
Ancak eleştiriler de doğruyu ve çözümü içermek yerine sadece karşı kaleye gol atmak amaçlı oldukları zaman da, iktidarlar muhalefeti "Düşman" olarak görmeye başlar.
Demokrasi bu şekilde rayından çıkar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA