Burası Orta Doğu...
Bu coğrafyada, dünyanın diğer bölgelerinde geçerli olan kurallar bir anlam taşımaz.
Burada "Akıl" yerine "Duygu", "Uzlaşma" yerine "İnatlaşma", "Yarın" yerine "Dün", Barış" yerine "Kan Davası" daha ağır basar.
Kimse kalıcı çözüm aramaz, günü kurtarmaya bakar.
Burada en geçerli olan standart, "Çifte Standart"tır.
Mısır'da Mübarek yönetimi despotiktir ama Suudi Arabistan'da böyle bir sorun yoktur mesela.
Beşar Esad kendi halkını bombaladığı zaman İran ona destek çıkar ama İsrail Gazze halkını bombaladığı zaman buna tepki koyulur.
Neticede İsrail de bir Orta Doğu ülkesi.
Tıpkı Türkiye gibi...
Genlerdeki bilgiler
İsrail de Türkiye de "Batı camiası" nın mensupları.
Ne var ki genlerdeki Orta Doğu'lu bilgiler Batılılığa daima ağır basar.
Örneğin Mavi Marmara faciasından ötürü İsrail Hükümeti Türkiye'den özür dileseydi ve öldürdükleri insanların ailelerine tazminat ödemek konusunda niyet belirtseydi, şimdi Türk-İsrail ilişkileri kopma noktasına gelmezdi.
Ya da Mavi Marmara'yı Gazze'ye göndermek için donatan ve ablukayı delmeyi amaçlayan "Sivil toplum örgütü", bunun sonuçlarının hem "Devlet" i hem de "Askerler"i bağlayacağını hesaplasaydı, şimdi bu sorun gündemde bile olmazdı.
Veya aynı sivil toplum örgütü, mesela Suriye'de devlet terörüne kurban giden insanlara yardım etmek için başka bir Mavi Marmara'yı yola çıkarmayı düşünebilir mi?
İnsanlık mı, inançlar mı?
Burada "İnsani dayanışma" değil "İnançların dayanışması" söz konusudur.
Fakat çıkarlar söz konusu olduğunda da, aynı inancın sahipleri olan İranlılarla Iraklılar birbirlerini boğazlarlar.
Orta Doğu'da gerçekten çağdaş ve evrensel değerlere dayalı hesaplar yapılmaz ki.
Örneğin İsrail daha kaç yüz yıl, hep kuşatılmış ve topraklarında hep işgalci konumunda olmayı taşıyabilecektir sırtında?
Ya bir gün Amerika da "Yeter artık, bıktırdın" derse ne olacaktır daha sonra?
Ama Orta Doğu'lu İsrail için, koalisyondaki aşırıların ağırlığı, İsrail'in varlık sorunundan da Filistinli insanların dramından da daha önemlidir.
Türkiye'ye gelince...
Sorunlardan sorun beğen
Sayısız sorunumuz çözüm beklerken, "İsrail'le gerginlik" meselesini de gündemimize aldık ya, bravo bize.
Sanki doğrudan bizim olan "Kıbrıs Sorunu"nu çözdük de, sıra Orta Doğu'nun "Gazze Sorunu"na çözüm üretmeye geldi bizim için...
Artık "Kürt Sorunu"na barışçı, demokratik ve kalıcı çözüm arama çabalarının hangi noktada olduğunu tartışmaktan bıkmış durumda değil miyiz?
Ama bütün bu düşünceleri seslendirmek abesle iştigal etmekten başka bir anlam taşımıyor.
Tarih ve coğrafya hepimizi Orta Doğu usulü siyasete mahkum etmiş neticede.
Sonuçta dış politikamızda da "Orta Doğu Vizyonu"na takılıp "Avrupa Birliği Vizyonu"nu böylece rafa kaldırmadık mı?