Bir eksiğimiz resmi bayramlarla dini bayramları karşı karşıya getirip "Benim bayramım senin bayramını döver" saçmalığını yazıya dökmekti.
Bu saçmalığı son olarak "Zafer Bayramı" ile "Ramazan Bayramı"nın aynı güne rastlamaları dolayısıyla gerçekleştirdik. Bu saçmalığın nedeni galiba "Atatürk Devrimleri" ile Mao'nun "Proletarya Kültür Devrimi"ni birbirlerine karıştırmış olanların varlığıdır.
Geçmişi yok sayan ve "Devrim" ile her şeyin sıfırdan başladığına inanılan siyasi projeler, tarihte de, bugün de hâlâ çeşitli dünya ülkelerinde görülür.
Bunlara gösterilebilecek en çarpıcı örneklerden biri mesela İngiliz Kral 8'inci Henry'nin (1491-1547) Katolikliği reddetmesi (1533) ertesindeki "İkonoklasti" olabilir.
Blair'in cevabı
Bu dönemde İngiltere'ye Katolikliğin egemen olduğu zamanlardaki şatolar ve katedraller yıkılmış, resimler ve heykeller tahrip edilmiş ve hatta o zamanlardan kalan bestelerin icrası bile yasaklanmıştır.
Sonuç ne peki?
İngiltere'nin üstelik İşçi Partili eski Başbakanı Tony Blair iktidardan düştükten sonra (2007) Katolik oldu.
Kozmik bir şaka gibi değil mi İngiliz siyasetinin zirvesinde 4.5 yüzyıl sonrasında tanık olunan bu inanç değişikliği?..
Bizim Atatürk Devrimlerimiz, yeni kurulan Cumhuriyet'in insanlarına bir çağ atlatma projesiydi.
Tarihi yoksaymak
"Modernleşme" alanında dünyayı şaşırtan Japonların da akıl edemedikleri "Harf Devrimi" bile yapıldı. Latin harfleri ile yetişen yeni kuşaklar için yeni bir tarih yazıldı.
Bu topraklara yüzlerce yıl damga vurmuş Bizans, Selçuk ve Osmanlı uygarlıkları adeta görmezden gelindi ve Hititlerden Cumhuriyet'e atladığımızı zannettik.
Okullarda Osmanlı tarihini "İyi padişahlar varken yükseldik-Kötü padişahlar varken çöktük" şeklinde öğrenmedik mi?
Yaşadığımız dönemde ise dünü ve bugünüyle kendimizi daha iyi anlamamız yolunda adımlar atılmakta.
Atatürk'ün modernleşmeyi amaçlayan reformları toplumun tartışılmaz temel değerleri.
"Medeni hukuku bırakıp şeriat hukukuna dönelim" demek artık nasıl gülünç bir marjinallikse, "Zafer Bayramı olmasa Ramazan Bayramı da olmazdı" benzeri saçmalıklar da, artık tebessümle karşılanıyor.
Marjinal sapkınlıklar
Ama her çeşit marjinallik ve bağnazlık hâlâ bazı kesimler için geçerli ideolojiler olarak var.
Demokrasiyi Cumhuriyet için tehdit olarak görenler, cahil halkın oylarını bilinçsiz kullandığını iddia edenler, resmi ideolojik tarihin tartışılmasını "Atatürk Devrimleri tartışılmaz" diyenler azınlıkta olsalar da varlar.
Şovenlik ve ırkçılığa dönüşmüş milliyetçilik gibi sapkınlıklar hâlâ seslerini duyurmaya çalışıyor.
Ama sonuçta Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları ezici çoğunlukla "Cesur Yeni Dünya"ya yelken açtılar.
Gemi ileriye, doğruya, gerçeklere, dünyalılığa, demokrasiye, özgürlüklere, sivilliğe doğru yol alıyor.
Bağnaz ve saplantılı birkaç yolcu ise geminin güvertesinde ters yönde koşuşarak, farklı bir yöne gittikleri sanıyorlar.