Okuduğum kitaplardan aklımda kalan bölümler, zaman zaman belleğimi zorlayıp ön plana çıkarlar.
Bunlardan biri Amerikalı gazeteci John Reed'in Sovyet Devrimi'nin gerçekleştiği 1917 Kasımını anlattığı "Dünyayı Sarsan 10 Gün"deki gözlemidir.
İnsanların ve toplumların o anda yaşanılan büyük olayın farkına varmadıklarını vurgular kitaptaki bu bölüm.
St. Petersburg'un bir bölümünde devrim silahlarla gerçekleşirken, kentin diğer bölümünde halk olup bitenlerin tüm yaşamı ve hatta dünyayı nasıl değiştireceğinin farkında değildir ve çarşılarda, kahvelerde günlük hayatını yaşamaktadır.
Faslı sosyolog Fatima Mernissi'nin bir ayakkabıcı dükkanında 1989'un Aralık ayının bir gününde yaşadığı bir anı anlattığı bölümü de, onun "İslam ve Demokrasi" kitabında okumuştum.
Herkesin Berlin Duvarı vardır
Dükkândaki Faslı tezgahtar Mernissi'ye ayakkabı beğendirmeye çalışırken, gözü "Berlin Duvarı"nın yıkılışını nakleden televizyonun ekranındadır.
Fatima Mernissi tezgahtara "Berlin Duvarı'nın yıkılmasına neden bu kadar ilgi duyuyorsun" diye sorar.
Tezgahtar da "Bizdeki duvarların ne zaman yıkılacaklarını merak ettiğim için" der.
Bu kitaplar yazıyı yazarken elimin altında olmadığı için kelime kelime aktaramadım sözünü ettiğim bölümleri. Belleğimde kaldıkları biçimde aktardım.
Bir başka kitabın bir bölümünden de geçen yıl bu günlerde alıntılar yapmıştım.
İnönü Harp Okulu'nda
Bu kez aynen nakledebiliyorum...
Rahmetli emekli Albay Adnan Çelikoğlu (1919-2002) "Bir Darbeci Subayın Anıları" kitabında, İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanı olduktan hemen sonra yaptığı Harp Okulu ziyaretini şöyle anlatıyordu: "-İsmet İnönü Cumhurbaşkanı olduktan sonra ilk ziyaretlerinden birini Harp Okulu'na yaptı... Birinci ve ikinci sınıfları spor salonuna topladılar. Şimdi hatırımda kalan bahsettiği iki konu var.
-Ben cumhurbaşkanı olarak şehir içinde otomobille giderken trafik polisinin işaretlerine uyarım.
-Biz kabadayı arkadaşlarımızın savaşta siperlerden çıkamadıklarına tanık olduk. İnönü'nün bu konuşması sırasında söylediği bir söz daha var ki, bu Harp Okulu öğrencilerinin beyinlerinin en gizli yerinde saklıdır.
-Harp Okulu ikinci sınıfındaki öğrenciler cumhurbaşkanı olmaya birinci sınıftakilerden daha yakındır."
Devrimi yaşarken
Kuvvet Komutanları ile Genelkurmay Başkanı'nın toplu istifaları ertesinde yer alan gelişmelerin çapını ve önemini, bazılarımız kavramamış olabiliriz.
Daha özgürlükçü, daha sivil ve demokratik bir Anayasa'ya dayanacak günleri yaşamakta olduğumuzun da farkında olmayabiliriz.
Hatta bazıları Kürt Realitesi'ne ilişkin gelişmeleri demokrasiye ve özgürlüklere ilişkin bir bütün içinde görmek yerine bir "Türk-Kürt gerginliği" biçiminde de algılayabilir.
Cumhurbaşkanı adayları
Neticede bütün bunları kitaplardan okumuyoruz.
Bunları hep birlikte yaşıyoruz.
Değişimin çapını, onunla birlikte yaşarken fark etmek galiba kolay değil.
Bir devrimi evrim biçiminde yaşamaktayız ve bizim Berlin Duvarlarımız yıkılıyor...
Sadece Harp Okulu'ndaki ikinci sınıf öğrencileri değil, bütün okulların ikinci sınıflarının öğrencileri ve bu arada İmam Hatipler'in ikinci sınıf öğrencileri de, Cumhurbaşkanı olmaya birinci sınıftakilerden daha yakınlar artık.