Öyle bir toprakta yaşıyoruz ki insanlık tarihinde yaşanmış kayda değer neler varsa, ya bunların kendileri ya da benzerleri Anadolu ve Mezopotamya'da mutlaka en az bir kez olmuştur.
Hep "Değişim"den söz ederiz mesela.
Mesela bu değişim sürecinde uyuyan ve uyandıkları zaman da bambaşka bir dünya ile karşılaşanların öyküsü "Eshab-ı Kehf" diye bilinen efsanedekinden daha iyi anlatılabilir mi?
Anadolu'yu gezerken Selçuk'ta da, Tarsus'ta da size "Eshab-ı Kehf Mağaraları"nı gösterir rehberler.
Efsaneye göre pagan Roma İmparatoru Decius'un emirlerine uymamak için mağaraya sığınan yedi Hıristiyan genç ve köpekleri Kıtmir, uykuya dalarlar.
Yemliha, Mislina, Mekselina, Mernuş, Debernuş, Sazenuş ve Kefeştatayyuş isimlerindeki bu gençler uyandıklarında yiyecek almak için kente giderler.
200 yıl uyumuşlar
İnsanlarla konuştuklarında bir gece değil 200 yıl uyuduklarını ve Roma İmparatorluğu'nda Hıristiyanlığın kabul edildiğini öğrenirler.
Bu olayı öğrenen İmparator Theodosius da, bunu "Ressurection-
Basübadelmevt"in, yani ölümden sonra insan ruhunun yeniden yaşama döneceği inancının bir kanıtı olarak kabul eder.
Bu olay Kuran'da da "Kehf Suresi"nde şöyle zikredilmiştir: "...Gençleri mağarada köpekleri ile beraber üç yüz küsur yıl (309) uyuttuk. Onlar uykuda idiler oysa onları uyanık sanırdın. Eğer hallerini bir görseydin korkup kaçardın. Kimileri 'Mağarada uyuyanlar beş kişiydiler, köpekleri ile altı'. Kimisi 'Mağarada uyuyanlar altı kişiydiler, köpekleri ile yedi idiler'.
Kimileri de 'Yedi kişiydiler köpekleri ile sekizdiler" dediler.
De ki: Onların sayısını ancak Allah bilir..."
Çağımızın uyuyanları
Bu "Mağara Arkadaşları"nın yaşadıklarını 21'inci yüzyılda yaşamak durumuna düşenler ileride nasıl anlatılacak acaba?
Aslında yaşadığımız dönemde Sovyetler Birliği'ni yöneten Komünist Partisi'nin Politbürosu'nun üyeleri de, sanki mağarada yaşarmış gibi değiller miydi?
Bir sabah uyandıklarında her şeyin değişmiş olduğunu gördüler.
Mısır'ın Mübarek'i de Tunus'un
Zeynelabidin'i de, tıpkı Irak'ın Saddam'ı gibi, değişimin çapını fark etmeden ayakta ve iktidarda uyumadılar mı?
Veya 20'nci yüzyıla girerken başkent İstanbul'da birbirleri ile ölesiye kavga eden siyasi kampların tarafları, 20 yıl geçmeden Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküp parçalanacağını ve 300-400 yıldır Osmanlı'ya ait olan Selanik gibi, Halep veya Bağdat gibi kentlerin sınır dışında kalacaklarını görememişlerdi.
Günümüzün uyuyanları
Günümüzün uyuyanları kimler acaba?
Siyaseti yönlendiren öğeleri hâlâ 1970'lerin söylemlerinde arayanlar...
Demokratik siyaseti hâlâ birbirlerinin kalesine gol atmak zannedenler...
Irak ve Suriye'deki gelişmelerin Türkiye'ye yansıma biçimleri üzerinde düşünce üretme zahmetine katlanmayanlar...
Muhtemel gelişmelere karşı bırakın "B Planı"nı, hatta "A Planı" hazırlamayı bile düşünmeyenler...
"Kürt Realitesi"nin içine girdiği yeni sürecin yansımalarını önemsemeyenler...
Bu coğrafyada en değişmez gerçeğin "Değişim" olduğunu ve biraz tarih bilincine sahip olanlar için en anlamlı söylemin "Olmaz olmaz" şeklinde ifade edildiğini bilmeyenler...