Siz ne kadar "Böyle gelmiş böyle gider" deseniz bile Türkiye de, dünya da değişiyor.
Tabii ki her değişim iyiye gidiş değildir.
Örneğin Libya değişti ve Kaddafi'nin despotik istikrarının yerini bir nevi iç savaş ve bu ülkeye yabancıların silahlı müdahalesi aldı.
Suriye'deki değişim rüzgârları da bir demokratik rejimin kurulması işaretlerinden çok, Libya benzeri bir boğazlaşmayı işaret etmekte.
Türkiye'deki değişim iyilikler de, olumsuzluklar da getirdi.
Önce iyiye yönlenen gelişmelere bakalım.
Bazılarınca "Özel hayatın yasadışı ve ahlaksızca teşhiri" şeklinde nitelenen ve cinsellik içeren kasetlerin siyaseti yönlendirmesi meselesinin ele alınışında, değişimin iyiye doğru yönlendiğini görmekteyiz.
Hatırlayın 28 Şubat 1997 muhtırası ile başlatılan 28 Şubat post-modern darbe sürecini.
Televizyon haberlerini kaplayan Müslüm Gündüz ile Fadime Şahin'in iç çamaşırları ile basılmalarını gösteren görüntüleri.

Post modern darbede...
Kendilerince rejimi ve laikliği şeriat tehlikesinden kurtarmak için demokrasiyi rafa kaldıran cuntanın sivil destekçileri, bu görüntüleri "Özel hayatın ahlak ve yasadışı teşhiri" şeklinde değerlendirmek yerine, bunlar üzerinden siyaset yapmazlar mıydı?
Aynı çevreler şimdi Baykal'ın veya MHP Genel Başkan yardımcılarının kasetlerinin internete verilmesine ve bunların üzerinden siyaset yapılmasına nasıl öfkeleniyorlar.
İşte bu durum değişimin toplumu iyiye yönlendirdiğinin bir kanıtıdır.
"Zaman Tüneli"ne girmek mümkün olabilseydi, Müslüm Gündüz-Fadime Şahin kasetleri üzerinden o zaman siyaset yapanlar muhtemelen bu görüntüleri televizyonlarda yayınlamanın da karşısında olacaklardı.

Benim gibi olmayanlar
Hatta kendilerini "Beyaz Türk" olarak görenlerden bazıları belki Hüseyin Üzmez'in cinsel sapkınlıkları üzerinden "İşte bizim gibi düşünmeyenler ve yaşamayanlar böyledir" içerikli yazılar yazdıklarına bile pişmandırlar.
Yani bu "Özel Hayat" kavramı sınıfsız, ideolojisiz, sağı solu olmaması gereken bir kutsaldır.
Hem internette sansüre karşı olup hem de "Neden bu görüntüler internette sansürlenmiyor" demek ise hem tutarsızlıktır hem de teknik açıdan mümkün olmayacak bir isteği seslendirmektir.
Değişimin bir diğer iyi yansıması da, kendisini "Sol"da sunan CHP'nin de, sağının solunun olmadığının anlaşılmasıdır.

Demirel'in gökdelenleri
CHP'nin milletvekili aday listeleri gözden geçirildiğinde sağdan merkeze uzanan bir yelpazedeki çeşitliliği görmemek mümkün değil.
Turgut Özal ANAP'ı kurup merkez-sağ seçmenlerden oy almak istediğinde Süleyman Demirel "Tapulu arazime gecekondu kurdurtmam" demişti.
Bugün ise CHP'nin tapulu arazisinde Demirel'in gökdelenleri inşa edilmekte.
Bu da doğal karşılanıyor.
Demek ki değişim siyasete uzlaşmayı, hoşgörüyü, birlikte bir arada yaşama niyetini de getirdi.
Özetle değişimin karşısında değişmeden durmak mümkün değildir.