Çok boyutlu bir vizyonunuz yoksa tarihi fırsatları tarihi yanılgılara dönüştürmeniz işten değildir.
Böyle bir tarihi fırsat CHP'nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun önüne gelmiş durumda.
Ya CHP'yi yurt ve dünya gerçeklerinin oluşturduğu zemine taşıyacak. Ya da yine bunlar görmezden gelinecek ve CHP halka ve çağa açılmayı, yine erteleyecek.
Bu tarihi fırsat Anayasa değişikliği referandumu sonunda ve sonucunda geldi Kılıçdaroğlu'nun önüne.
Açıkçası Kılıçdaroğlu bu tabloyu içinde bulunduğu topluluktan daha doğru algıladı.
Onlar yüzde 42'nin yüzde 58'den daha büyük olduğunu falan ispatlamaya çalışırlarken, Kılıçdaroğlu yüzde 58'in oylarına yön veren nedenlere de eğildi.
Onu olduğundan farklı yerde göstermeye çalışan medyatik pompacıların övgülerine kaptırmadı kendisini.
Sayısız gerçek
Herhalde bu pompacıların bütün karalamalarına rağmen AK Parti'nin neden bütün oylamalarda kazandığını da düşündü.
Ayakta kalmasını bir medya sermayesine borçlu olmasının ağırlığını da hesap etti belki.
Ayrıca selefi Deniz Baykal'ın serüvenini ve sonunda karşılaştığı durumu da değerlendirdi herhalde.
Bir siyasi lideri medyatik destekle ayakta tutanların, bir anda o lideri nasıl yok sayacaklarını gördü muhtemelen.
28 Şubat post-modern darbesinin atanmış Başbakanlarının da, bugün kendisini pompalayanlar tarafından o dönemde nasıl pompalandıklarını hatırlamış olabilir.
Özetle galiba "Bir yerlere" değil "Halka" dayanmanın daha sağlıklı bir siyasi tutum olacağını gördü Kılıçdaroğlu.
Tabii ki işi kolay değil.
CHP içindeki ve dışındaki oligarşileri yok saymak tabii ki siyaseten mümkün değildir.
Baykal'ın serüveni
İstifasını açıkladığı andan itibaren Deniz Baykal'ın evinin önünde açlık grevine başlayanların, bir anda nasıl buharlaştıklarını hatırlamamak mümkün müdür?
Baykal'ı her konuda destekleyen il başkanları, şimdi onun önerileri karşısında tavizsiz bir ret cephesi oluşturmuyorlar mı?
Kemal Kılıçdaroğlu bütün bunları görerek ve bilerek, uzlaşma ve diyalog üzerinde, yeni anayasa konusunda ya da başörtüsü (veya türban) hakkında CHP'nin alışılmış söylemlerinin dışında sözler söylemeye başladı.
Üniversite kapılarındaki "İkna Odaları"nı inşa eden kafaları öfkelendireceğini bilerek farklı şeyler söylemeye başladı.
CHP'nin eski söylemlerinin bu partiyi ülkenin sadece Batı'sına sıkıştırdığını ama en büyük Batı kenti İstanbul'da bile AK Parti'nin çoğunlukta olduğunu da hatırladı.
Kılıçdaroğlu'nun işi tabii ki kolay değil.
Bahar havası
Tarihi fırsat çeşitli oligarşilerin baskısı sonunda tarihi yanılgının sürdürülmesine yerini terk edebilir.
Sadece Ergenekon tutuklularının değil, ülkedeki çok değişik kesimlerin de özgürlük bekledikleri görmezden gelinebilir.
Genel seçimde alınacak sonuca değil Genel Sekreter'in eğilimlerine ağırlık verilebilir.
Bütün siyasi öngörüleri yanlış çıkmış medya pompacılarının eleştirilerinden ürkülebilir.
Ama yine de Kılıçdaroğlu'na bu noktada "Bravo" demeliyiz.
CHP'yi yenilemeye, halka ve dünya gerçeklerine uyumlu hale getirmeye çalışıyor.
Henüz teşebbüs aşamasında olmalarına rağmen Kılıçdaroğlu'nun açılımları demokrasimizde bahar rüzgârları estirmeye yetmedi mi?