Bir zamanlar çok bilinen sorulu cevaplı bir bilmece vardı.
Şöyleydi:
S- Dünyanın en kısa üç kitabı hangileridir?
C- "Arjantin'in Demokrasi Tarihi", "İngiliz Mutfağı", "Alman Mizah Edebiyatı"...
Bu bilmece güncelleştirilse, listeye bir kitap daha eklemek mümkün olur sanıyorum...
Kitabın başlığı da şu olabilir:
"Türk Siyasetinde Muhalefet Yöntemleri"...
Tek sayfalık bu kitabın ilk sayfasında sadece iki kelime bulunurdu:
"Hayır, olamaz!"
Çok partili demokrasiye gerçekten geçtiğimize inandığımız 1950'li yıllardan başlayarak bugüne kadar nelere "Hayır" denildiğini hatırlamaya çalışın.
- Sermaye eksiğimizi yabancı sermaye ile gidermeye çalışacağız...
- Hayır, olamaz!
- Televizyonu Türkiye'ye getireceğiz...
- Hayır, olamaz!
- Boğaz'a köprü yapacağız...
- Hayır olamaz!
- Birinci köprüyü satıp ikincisini yapacağız...
- Hayır olamaz!
- Dış ticareti serbestleştirip ihracat hamlesi yapacağız...
- Hayır olamaz!
- Kıyıları özel sektöre açıp turizm hamlesi yapacağız...
- Hayır olamaz!
- Otoyollar yapacağız...
- Hayır olamaz!
- Türk lirasını konvertibl yapacağız...
- Hayır, olamaz!
- Kürt realitesini bölücü terör sorunundan soyutlamak için açılım yapacağız...
- Hayır, olamaz!
- Bir daha askeri darbe olmaması için cuntacıları yargı önüne götüreceğiz...
- Hayır, olamaz!
- Avrupa Birliği'ne tam üye olacağız...
- Hayır, olamaz!
- Kıbrıs'a kalıcı çözüm bulacağız...
- Hayır, olamaz!
- Kamu işletmelerini özelleştireceğiz...
- Hayır, olamaz!
Bu bunaltıcı liste uzayıp gider.
Eğer "Hayır, olamaz"ların gerekçelerini de kitaba eklerseniz, bu defa dünyanın en uzun kitaplarından biri çıkabilir ortaya.
İnanılmaz gerekçeler
Mesela "Köprüye hayır" diyenler "Önce Zap köprüsünü yapın" diyebilirler.
Avrupa Birliği üyeliğine "Hayır, olamaz" diyenler "Onlar ortak biz pazar olacağız" karşı savını seslendirebilirler.
İhracat hamlesine "Hayır" diyenler "İhraç edecek malımız mı var ki? İhracat yaparsak yiyecek şey bulamayız" bile diyebilirler.
Televizyonun Türkiye'ye gelmesini "Dövizimiz gider" diyerek engellemeye çalışmamışlar mıdır mesela?
Referanduma "Hayır" diyenler, "Yargıya danışmak varken halka danışmak sivil faşizmdir" gerekçesini üretebilirler...
Şimdi gündemde 3'üncü Boğaz Köprüsü var ya...
"Hayır"cıların ne tür gerekçeler üreteceklerini yine hayretle izleyeceğiz.
Hatta bazıları İstanbul'un büyümesini bile "Köprüler tuzağı"na bağlayacaklardır.
Şöyle bir hayal edin.
Ya "Hayır" diyenlerin istedikleri gibi bir Türkiye'de yaşıyor olsaydık bugün...