Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Erdoğan "Muhalefet öyle değil böyle yapılır" diyebilseydi...

Madem siyaset etmeyi de farklı düşünceleri tartışmayı da karşıtlarımızın sinirini bozmaya ve hakaret etmeye dönük bir uğraş haline dönüştürmeye çalışıyoruz, bari bunu da hakkıyla yapmayı denesek.
MHP Kurultayı'nda Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin yaptığı konuşmayı herhalde sizler de dinlediniz.
Belki şu cümleler sizin de belleklerinizde kaldı:
- Tutarsız, işbirlikçi ve teslimiyetçi bir hükümet karşımızdadır. Türkiye'nin güvenliği tehditlerle karşı karşıya bırakılmıştır. Silahlı ve silahsız bölücülük cesaret, moral ve mevzi kazanmıştır. Şer ortaklıkları, hakaret ittifakları, işbirlikçi cepheler oluşmuştur. Ve bunların kaynağı olan AKP, artık Türkiye'nin bekası için başlı başına tehdit haline gelmiştir.
- Bu tablonun karşımıza çıkardığı gerçek her cephede yaşanan çürüme, çözülme, çöküş ve çaresizliktir.
AKP 7 yılda her alanda yenilmiş, her alanda teslim olmuştur. Irak'ta aşiret reislerine, dağlarda teröriste teslim olmuştur. Kıbrıs'ta Rumlara, tarihte Ermenilere teslim olmuştur. Sokakta suçlulara, meydanlarda bölücülere teslim olmuştur. Ekonomide vurgunculara, sofralarımızda yoksulluğa teslim olmuştur.
- Şimdi sıra Türkiye'yi teslim etmeye gelmiştir. Biz buna izin vermeyeceğiz...

Gerçekler farklı

Yurt ve dünya gerçekleri Sayın Bahçeli'nin bu değerlendirmelerini doğrular çizgide değil.
İç barışı ve ulusal birliğimizi tehdit eden kemikleşmiş kriz konularını demokratik açılımlarla çözüme kavuşturma çabaları, içte de dışta da geniş destek bulmakta.
Komşu ülkelere dönük uzlaşma ve işbirliği amaçlı açılımlara her kesimden onay gelmekte.
Ne var ki Sayın Bahçeli'nin değerlendirmelerinde bunlar göz ardı edilmiş.
Ama tabii ki bu değerlendirmelerin içinde gerçeği yansıtan gözlemler de var.
Mesela gerçekten "Hakaret ittifakları" var Türkiye'de.
Örneğin AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, Bahçeli'nin yukarıda alıntıladığımız değerlendirmelerini herhalde "Siyasi eleştiriler" olarak değil, doğrudan hakaretler biçiminde algılayacaktır.
İki kez seçim kazanarak tek başlarına iktidar olan ve ülkelerine hizmet etmek için geceyi gündüze katarak çalışan bir siyasi kadroyu "Türkiye'nin bekası için tehdit" olarak sunmayı, siyasi eleştiri kabul etmek pek kolay değildir.

Temcit pilavı lezzetinde

Yine de iktidar kadrosunun ve özellikle Başbakan Erdoğan'ın bu tarz üsluba alışmış olmaları gerekiyor.
Ayrıca temcit pilavı lezzetindeki bu üslubun ve kabak tadı veren bu söylemlerin hep aynı kalmasından ve gerçekten etkili bir muhalefet söylemi içeriğine kavuşmamasından belki de mutluluk duymaktalar.
Neticede bu üslup yüzünden hâlâ "Alternatifsiz iktidar" sorunsalı Türkiye'nin gündeminde değil mi?
Tabii ki "Muhalefet nasıl yapılmalı" türü bir tavsiye ile siyasete hariçten gazel okumak gibi bir haddini bilmez davranıştan yana değilim.
Ama en azından Cyrano de Bergerac'taki bir sahneyi onlara hatırlatmakta yarar görüyorum.
Bu sahnede Cyrano'ya hakaret etmek isteyen rakibi ona "Burnunuz çok büyük" der.

Cyrano de Bergerac modeli

Bunun üzerine Cyrano "Hepsi bu kadar mı" diye sorar ve sonra ünlü tiradı ile rakibinin zekâ derecesini sorgular.
Mesela "Çorba içerken burnun kaba girer mi, kuşlar burnuna konar mı, tütün içince çıkan dumanı komşular yangın zanneder mi, şapkanı burnuna mı asarsın, kanadığı zaman Kızıl Deniz mi oluşur" benzeri sorularla burnunu alaya alamayan rakibini aşağılar.
Başbakan Erdoğan'ın kendisini her çeşit suçlamaya hedef kılan rakiplerine "Beni öyle değil böyle eleştirseniz etkili olursunuz" diyerek Cyranolaşacağını sanmıyorum.
Ama keşke öyle olsaydı.
Bu şekilde Başbakan da özeleştiri yapmak fırsatını elde ederdi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA