Hafta içinde "Ankara Siyaseti" nin ne olduğunu anlatmak için, 1974 yılında TBMM'de tanık ve konu olduğum bir olayı hatırlatmıştım. 2
5 Ağustos tarihli bu yazımda eski Demokratik Parti milletvekillerinden Rasim Cinisli'nin adı geçiyordu.
Sayın Cinisli'den bu yazıya ilişkin cevabi bir yazı geldi.
Yerimin izin verdiği ölçüde Sayın Cinisli'nin cevabını aktarıyorum:
"Sayın Mehmet Barlas,
25 Ağustos 2009 tarihli "Sabah Gazetesi"ndeki yazınızı okudum. Ankara politikasının kaypaklığını' anlatmak için eski harmanları savurmuşsun. Benden bahsetmişsin. Dediğin gibi üniversite yıllarından beri tanışırız. Sen 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi'nin militanı idin. Ben Adnan Menderes'in lideri olduğu Demokrat Parti sempatizanı; sizin dilinizle "kuyruk", "gerici" diye üniversiteden kovmak istediğiniz milliyetçi öğrencilerden biriydim. Sen darbeleri, devrimleri savunuyordun, ben sivil demokrasiyi. O günlerin, yılların üzerinden elli yıl geçmiş. Yaşlı adamlar olmuşuz!
İsmail Cem TRT'si
Yazın, o günlerin kokusunu taşıyor. O yıllarda da hayalini kullanarak akıl almaz suçlamalardan bulunurdun. Karşılaştığımızda, "Barlas bu yaptığın doğru değil, boyuna posuna yakışmıyor!" derdim. Huyun değişmemiş. Yine hayalini çalıştırmışsın. Günlük yazına argüman olsun diye, 6 Şubat 1975 tarihinde TBMM'de yaptığım bir konuşmaya kement atmışsın. Merhum İsmail Cem İpekçi'nin TRT'sini tenkit etmiştim. Sen TRT Haber Dairesi Başkanı idin. Konuşmam seni çok acıtmış ki, 35 yıldan beri o acı devam etmiş. Senin renkli, değişken, dövüşken hayat çizginde gördüğün onca olaylar dururken beni unutmamışsın. Mutlu oldum. Değiştirdiğin her "tabyada" kalemini silah gibi kullanıp, zamanın karanlığında avlanarak kendince kıssalar çıkartıyorsun. Seni besleyen hayaller ve fantezilerden birisi de söz konusu yazına yansımış.
Yanlış mı hatırlıyorsun, yanlış mı anlatıyorsun? Onu bilemem. Bana atfen söylediklerin doğru değil. Doğru ile ilgilenmek istiyorsan anlatayım. Seni acıtan, inciten konuşmam 6 Şubat 1975 tarihinde TBMM'nin 36. Birleşimi'nin 1. Oturumu'nda oldu. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'na Ecevit Hükümeti'nin 11 Sayılı Kanun Hükmündeki TRT ile ilgili Kararnamesi üzerine yapılmıştır. Meclis zabıtları yalan söylemez. Kürsüde konuşulan her sözü nokta, virgülü ile aksettirir. Meclis tutanaklarını ilişikte tetkikinize sundum. Gördüğünüz gibi benim konuşmam gündem dışı değildir. Birinci yanlışınız budur. Ben Demokratik Parti grubu adına konuştum. Yani kişisel kanaatlerimi değil, parti grubunun görüşünü sundum.
Şimdi gelelim diğer yanlışlarına: zabıtları iyi okuduysan, Meclis kürsüsünde yaptığım konuşmada Mehmet Barlas ismi geçmiyor. Benim söylemediğimi kendi vicdanında seslendirmişsin. Ben o günkü TRT'nin teröristlerle işbirliği içinde olduğunu söylüyorum. Diyorum ki, "Öldürülen bir gencin cenazesi teröristler tarafından elden ele dolaşıyordu. TRT muhabirleri teröristlerle röportajlar yapıyordu. Devletin polisi, emniyet güçleri bu teröristleri bulamazken, cenazeye ulaşamazken, bir başka devlet kuruluşu olan TRT, teröristler ile içli dışlı nasıl olabiliyordu?
Bu kaçak teröristlerin sesi ve görüntüleri ile yapılan haberlere, TRT bültenlerinde yer veriliyordu. Ve sen o TRT'nin Haber Dairesi Başkanı idin. Sayın Barlas, şimdi lütfen o yazını tekrar gözden geçir...
Bak Mehmet Barlas! Meclis tutanaklarını gönderdim, elinde. Seni hedef alan, adını anan tek satır var mı? Yok! Vehme kapılarak Meclis kürsüsünden seni suçladığım ve hedef gösterdiğim iddianın yanlış olduğunu şimdi anlayabildin mi?"
Geçmişin izleri
Rasim Cinisli'ye bu öfkeli tepkisinden ötürü hak veriyorum.
Keşke eski günler hiç yaşanmamış olsaydı.
Sözünü ettiği dönemde 12 Mart 1971 askeri müdahalesi ertesindeki demokratikleşme çabaları gündemdeydi. Bizim yönetimimizdeki TRT, o dönemde özellikle merkez-sağdan gelen yoğun eleştirilerin odağındaydı.
Aradan bunca olay ve zaman geçmesine rağmen o yaşanılanların insanlarda derin izler bıraktığı kesin.
Cinisli 1960-61 dönemi üniversitesindeki kavgaları da dün yaşanmış gibi kendince anlatırken, bu izleri daha iyi hissediyorsunuz. Düşünün ki Hukuk Fakültesi'ndeki ilk sınıfları okuduğumuz o yıllarda ben 18 ve 19 yaşlarındaydım.
Cinisli bana tepkisini seslendirdiği mesajının sonunu şöyle getirmiş:
"Gelelim senin şuuraltına yerleşen acının sebebine:
27 Mayıs Darbesinin yaptığı TRT Kanunu, Genel Müdürü, temelli senatörlük gibi, ömür boyu değişmez kılmıştı. Her türlü solun saltanatını teminat altına almıştı. İktidarların, hükümetlerin TRT Genel Müdürü'nü değiştirme yetkisi yoktu. Sadece "Vatana ihanet" suçlaması ile TRT Genel Müdürü görevinden alınabilirdi. Sizi, TRT Haber Dairesi Başkanı yapan rahmetli İsmail Cem İpekçi'yi görevinden uzaklaştıran kararın gerekçeleri nelerdir? Hatırlasana!..
Sanıyorum acının kaynağı oradan geliyor."
NOT-İsmail Cem'i görevden alan 14 maddelik gerekçeli kararnamede "Vatana İhanet" gibi bir gerekçe yoktu. Nitekim Cem daha sonra beş yıl Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı olarak ülkesine hizmet etti.