Siyaset dünyasının aktörleri "Kürt Açılımı" üzerinde boğaz boğaza gelirlerken, medyada da "Tasfiye Açılımı" üzerinde karşılıklı atışlar yapılıyor.
Bu "Tasfiye Açılımı" süreci "Basında kimler tasfiye olacak" sorusunun ortaya atılması ile başladı.
Sonunda iş, kendileri gibi düşünüp yazmayanları hedef alan köşe yazarlarının "Ben olsaydım kimleri tasfiye ederdim" çizgisi üzerindeki çeşitlemelerine gelip dayandı.
Kısa bir tarihçe vermek, konuyla ilgisi olmayanların bilgilenmeleri açısından yararlı olacaktır.
"Tasfiye Açılımı"nı Hürriyet'te Ertuğrul Özkök 26 Mayıs'taki yazısı ile başlattı.
"Gazeteciler.com"a göre Özkök Ahmet Hakan'a yapıldığını iddia ettiği iftiradan yola çıkarak medyada kimlerin gidip kimlerin kalacağını ele almış ve özetle şöyle demişti:
İlk tasfiye listesi
- Eski cemaatlerinin kapısını kırıp dışarı fırlayan bu insanlar, buldukları yeni formatlarla, yeni anlatım biçimleriyle, yeni başarı ölçüleri yaratıp, başarısız bir yazar neslini TASFİYE etmeye başladılar. Hangi yazar neslini? Ağır ol da molla desinler erbabını. Siyasetten başka konu bilmeyen, vasat fikirlerden ve inançlardan ibaret, 20 yıl önce ne yazdıysa hâlâ aynısını tekrarlayan karbon kâğıdı neslini. Yazı yazmayı hakaret etmekten, küfretmekten ibaret sanan; yazacak konu bulamadığı için üç beş kişiye şahsi takıntısını fikri takip diye yutturmaya kalkışan; hayatını, başkalarının fikirleri ve yazıları üzerinden asalaklıkla kazanmaya çalışan; okunmayan, okutamayan, bedavacı, rantiye bir yazar kuşağı, silkeleseniz düşecek vaziyette.
Kimler gidicidir?
Ertuğrul Özkök'ün bu açılımına en etkili katkı Ekrem Dumanlı'nın Zaman'daki 10 Ağustos tarihli yazısı ile geldi.
Dumanlı "Tasfiye olacak gazete(ci)ler listesi" yaptığı bu yazısında "Hakaret ederek gazetecilik yapanlar, bilgiye dayalı gazetecilik yapmayanlar, yalan yazmayı alışkanlık haline getirenler, kendini yenileyemeyenler, gazeteciliği tekebbürle yapanlar, gazeteciliği 'businessman' olarak icra edenler"in tasfiye olacaklarını söylüyordu.
Kendi tasfiye listesini unutan Ertuğrul Özkök'ü Ekrem Dumanlı'nın "Tasfiye Listesi" ürkütmüştü ki dünkü Hürriyet'te huzursuzluğunu şu cümlelerle ifade etmekteydi:
- Bir ülkede böyle çeteleler tutulmaya, tasfiye listeleri hazırlanmaya başladığı zaman, bunun bir adım ötesi kapı işaretlemektir. Zaten bazı meslektaşlarımız şimdiden kapı işaretlemeye başladılar. Gammazlama mevsimi çoktan açıldı. İşte böyle kapı işaretleye işaretleye, tasfiye listeleri hazırlaya hazırlaya, bazı isimlerin karşısına çarpı koya koya demokrasi açılımı yapıyoruz. Muhafazakâr demokrasinin altın çağı başlıyor. Hayırlara vesile olsun...
Patronlar ve siyasetçiler
Gazetecilerin birbirleri hakkında sanal tasfiye listeleri hazırlamaları tabii ki ilgi çekici ve eğlendiricidir.
Oysa tasfiye edilmekten korkmaları gereken gazeteciler de, gazete yazarları olmamalıdır.
Asıl siyasetçileri ve medya patronlarını ilgilendirmesi gereken bir meseledir bu "Tasfiye Açılımı" konusu.
Mesela "28 Şubat post-modern darbe"sinin asli faillerinden olan "Kartel medyası"nın hangi yöneticisi ve yazarı tasfiye edilmiştir ki?
Buna karşı onların patronlarının ellerinden gazeteleri ve televizyonları alınmış, bunlardan bazıları hapse bile girmişlerdir.
Aynı şekilde 28 Şubat'a bulaşmış partiler barajın altında kalmışlar, bazı liderler siyasetten tasfiye edilmişlerdir.
Yakın geçmişteki bu tasfiye sürecini etken bir katılımcı olarak yaşayan ve hâlâ demokrasi karşıtı çizgide icra-ı faaliyet eyleyen gazete yönetici ve yazarlarının, meslektaşlarına dönük tasfiye listeleri yapmak yerine artık patronlarını tasfiye dışında tutmaya çalışmaları gerekmez mi?