Dramatik bir durgunluğa dönüşen global ekonomik krizin yansımaları gerçekten çarpıcı tabloları şekillendiriyor.
Bu olayın çapını konuştuğunuz işadamlarının verdiği "küçük" örneklerle anlamanız da mümkün.
Mesela bir işadamı, 22 milyon dolar ödeyip kendisine bir özel jet sipariş etmiş.
Bu özel jeti teslim aldığı sırada uçağın fiyatı 17 milyon dolara düşmüş. İkinci el piyasasında ise uçağa ancak 15 milyon dolar veriyorlarmış.
Yani bu işadamı iki ay bekleseymiş, aynı uçağı 5 milyon dolar daha ucuza alabilecekmiş.
İstanbul'da bir bölüm katları metrekaresi 8-10 bin dolardan satılan bir gökdelenin geri kalan tümünü, metrekaresi 4 bin dolardan almak mümkünmüş.
Hollanda'da tezgâhtaki 100 metrenin üzerindeki bir yatın fiyatı 50 milyon dolarken, şimdi bu yatı 25 milyon doları veren alabilecekmiş.
Bunlar çok varlıklı tüketicilerin karşılaştığı durumlar.
Bir de dünya piyasasına yön veren dev bankaların ve finans kuruluşlarının içine düştükleri durum var.
Örneğin 2008'in Eylül'ünde Bank Of America, dev bir finans kuruluşu olan Merrill Lynch'i 50 milyar dolar ödeyerek satın aldı.
Bu satın almanın amacı, Bank of America'nın en büyük rakibi ve pazarın en büyüğü olan olan Citigroup'a yetişmek ve onu geçmekti.
Biraz bekleseymiş...
Aradan geçen 4 ayda, Citigroup öyle bir bunalıma girdi ki, şu anda hisse senetleri piyasada 3 doların altında işlem görüyor. Aynı şekilde Bank Of Amerika hisseleri de borsada büyük düşüşler yaşadı.
Eğer Bank Of Amerika Merrill Lynch'i satın almak için harcadığı 50 milyar dolara şimdi sahip olsaydı, hem kendisini hem de Citigroup'u satın alabilirdi.
Son aylarda Amerika hükümeti finansal kuruluşların sermayelerini takviye etmek için bunlara kamu fonlarından 193 milyar dolar aktardı.
Mesela Citigroup bu fonlardan 45 milyar dolarını aldı.
Ancak sonuç sıfıra sıfır elde var sıfır oldu. Bankanın günlük zararı 100 milyon dolar civarında . Dördüncü çeyrek bilançosundaki zarar 8.9 milyar dolardı.
Görüldüğü ve hisse senetlerinden de anlaşılacağı gibi, kamunun aktardığı fonlar da eriyip gitmekte.
Ekonomistler, Amerikan finans sistemindeki kanamayı durdurmak için asgari 1.5 trilyon doların enjekte edilmesi gerektiğini söylüyor. Bu tablo ise, özel sermayenin bankacılıktan kaçışını ve devletçiliği işaret edeceği için, tartışmalar sistemin geleceği üzerinde de yoğunlaşıyor.
Kaç trilyon dolar
Amerikan bankalarının global ölçekte geri dönüşü olmayacak kredilerinin toplamının ise 2 trilyon dolar olduğu da belirtilmekte.
Bu çaptaki bir buharlaşmanın telafi edilmesi için herhalde bu kadar bir destek gerekecek. Yani 1.5 trilyon dolar da durumu kurtarmayabilir.
İşte yeni Başkan Obama'yı bekleyen sorunlardan sadece bir tanesi bu.
Düşünün ki Amerika'nın ulusal gayrisafi milli hasılası 13 trilyon dolar.
Siz 2 trilyonu banka kurtarmalarına aktaracaksınız.
Otomotiv başta olmak üzere reel sektörü kurtarmak için de 1 trilyon dolar aktaracaksınız.
Zaten 3 trilyon dolar bütçe harcamanız var.
Kamu borçlanma oranınız da gayrisafi milli hasılanın yüzde 60'ı.
Bu tabloya göre yapılan hesaplar sonunda her doğan Amerikalı bebeğin 25 bin dolar borçla hayata başlayacağı öngörülüyor.
Başta Obama'ya olmak üzere Allah herkese kolaylık versin.
***
Yasal Uyarı : Tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi izin alınmadan kullanılamaz.
http://sabah.com.tr/gizlilik_bildirimi.html