Geçenlerde bir topluluktaki yabancı diplomat, çevresindekilere TSK'nın Güneydoğu'daki yığınağı hakkında sorular soruyordu. Bu soru bana da yönlenince şu cevabı verdim:
- Türkiye topraklarının bölünmez bütünlüğünü vurgulamaktan ve iç güvenliğini korumaktaki kararlılığını göstermekten başka ne gibi bir amacı olur ki böyle bir yığınağın?
Doğal olarak sade diplomatlar değil, tüm ilgili vatandaşlar medyada çıkan yığınak haberlerine bakarak "Acaba Irak sınırlarına dönük bir harekat mı planlanıyor" sorusunu seslendirmekte.
Aslında Irak topraklarındaki PKK varlığı konusunda Türkiye rahatsızlığını sürekli seslendirirken, aynı tür bir rahatsızlığı İran'ın da hissettiği biliniyordu. Nitekim Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği yetkililerinden (IKYB) Saadi Pira, iki gün önce, silahlı İranlı Kürt grupların sınırdan İran tarafına sızdıklarını, İran askerlerinin de bu grupların mevzilerini bombalayarak karşılık verdiğini söylemişti.
Dün de İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hamid Rıza Asefi, ülkesinin resmi haber ajansı İRNA'ya açıklamada bulunurken, bazı terörist grupların Irak'taki güvensiz ortam ve istikrarsızlıktan yararlanarak, Irak'taki bazı yabancı güçlerin de (Yani ABD) desteğiyle, iki ülke (İranIrak) sınırında güvensizlik havası tesis etmek peşinde olduklarını belirtti. Ve daha sonra bombalama olayını doğrulayarak "İran, kendi ulusal güvenliğini koruma doğrultusunda ve Irak ile vardığı ikili anlaşmalar çerçevesinde böyle faaliyetlere karşı girişimlerde bulunmuştur" dedi.
Yani işgal altındaki Irak'ta doğan boşluk, komşu ülkeleri rahatsız etmekte. Bu arada bizim basındaki TSK'nın yığınak yaptığına ilişkin haberler de, dünya başkentlerinde dikkatle izleniyor.
Önceki gün 23 Nisan resepsiyonunda Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök, gazetecilerin, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne yapılan yığınağın bir sınır ötesi operasyona hazırlık olup olmadığı sorusu üzerine öyle bir şey olmadığını, bölgede her bahar gerçekleştirilen çalışmaların dışında bir konunun bulunmadığını söyledi. Basın organlarında bölgeye giden asker ve mühimmatla ilgili sayılar, rakamlar verildiğine işaret eden Orgeneral Özkök, "Tek tek sayılmış gibi bunlar veriliyor. Bunlar doğru değil. İhtiyaç neredeyse oraya asker gider" diye konuştu.
Sınır ötesi bir operasyonun ancak "Sıcak takip" kapsamında olabileceğini de şu cümlelerle ifade etti Org. Özkök:
- Eğer şartlar doğarsa her egemen ülke gibi Türkiye de haklarını kullanır. Şartların ne olduğu BM sözleşmesinde mevcuttur.
Aslında geçen haftanın sonunda Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın CNN Türk'te Osman Sert'in sorularını cevaplarken "Olağanüstü bir şey yok, zaten orda bir hareketlilik var. Hep hareketlilik var, geçmiş yıllara bakarsanız bu yıldan hiçbir farkı yoktur. Ama bu yıl biraz farklı yorumlandı" demesi de yeterli açıklıktaydı.
Şu anda Türkiye'yi sınır ötesi bir serüvene sürüklemenin, taktik veya stratejik akla uygun düşen bir yanı olması mümkün değildir. Ayrıca böyle bir olasılığın işaretleri bile, anında duyulur. Çünkü artık bölge, global medyanın da izleme alanında. Ayrıca tüm Irak Amerikan işgal alanı şu anda.
Bu arada Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin, Kuzey Irak'taki bölgesel hükümetin Başkanı Mesut Barzani ve ABD'nin Bağdat Büyükelçisi Zalmay Halilzad'ın katılımları ile Selahaddin kentinde yapılan dünkü toplantıdan sonra, İran ve Türkiye'nin Irak sınırında askeri konuşlanmasıyla ilgili olarak söylediklerini de değerlendirmek gerekiyor. Talabani bu toplantıda, "Başka ülkelerin Irak'a girmesini hiçbir şekilde kabullenmemiz mümkün değildir. Eskiden başka ülkelerin 15 kilometreye kadar Irak topraklarına girmeleri hususunda anlaşmaları vardı ancak bu anlaşma artık geçerli değildir" dedi.
Özetle, Türkiye'nin iç güvenliğinin de dış konjonktüre endekslendiği zor bir dönem yaşanmakta.