Dubai'deki üç günlük tatilinden dönen arkadaşıma "Orada nasıl vakit geçirdin" diye sorunca şu cevabı aldım:
- Dubai'de kayak yaptım.
Evet... Gölgede sıcaklığın 30 derecenin üzerinde dolaştığı Dubai'de, bir kapalı salonda kar yağdırıp kayak pisti yapmışlar. Dubai'nin spor malzemesi satılan mağazalarında da, dünyanın en iyi markalarının kayakla ilgili ürünleri bulunuyormuş.
270 milyon dolara mal olan "Ski Dubai" projesinde, üç futbol sahası büyüklüğündeki üstü kapalı alanda, 1500 kayakçı, 400 metre uzunluğundaki pistten hızlanıp, 62 metre yükseklikten aşağıya inebiliyormuş. Çeşitli zorluk derecelerine göre beş farklı pist varmış. Jet motorları, 6 bin ton gerçek karı üretip, insan yapımı yamaçlara püskürtüyormuş.
Ski sonrasında da Davos'a, St. Moritz'e nispet edebilecek lokanta ve kafelerde, kar yağarken yiyor, içiyormuşsunuz.
Bunları dinlerken "Ne gerek var bunca çabaya ve paraya? Dünyada ski yapacak sayısız coğrafya varken, çöl sıcağında kayak yapmaya kim heves eder ki" diyebilirsiniz.
Ama sakın demeyin.
İnsanoğlu böyle bir yaratık işte. Kendini coğrafyaya uydurmak yerine, coğrafyayı kendine uydurmak çabası, insanoğlunun temel dürtüsü.
Amerika'da Las Vegas'ı görenler de bu dürtüyü şiddetle hissetmişlerdir.
Nevada çölünde Venedik veya Bellagio olur mu? Las Vegas'ta iseniz hemen "Olur" dersiniz. Bir otelin önündeki gölette, korsan gemilerinin birbirlerine top ateşi açtıklarını, gemilerden birinin sulara gömüldüğünü görüp şaşırırken, yolun ilerisindeki bir yanardağın ateşler saçarak patladığına tanık olursunuz.
Ya da Disneyland'lardan birinde yapay ırmakta bir tekne içinde ilerlerken, sudan fırlayan timsahlardan ürkersiniz. Irmak bir mağaradan geçerken, Vahşi Batı'nın bir kasabasındaki kovboylar birbirlerini vurmaya çalışır, siz ateş arasında kalmış gibi hissedersiniz kendinizi.
Ancak sinema perdesinde görebileceğiniz sahnelerin içine girersiniz Disneyland'lerde.
Başta da söyledim. Bunları ancak insanlar yapar. Ancak insanlar para harcayıp, korkacakları, heyecanlanacakları ve doğal çevrenin dışındaki koşullarda yaşayacakları mekânları yaratır.
Bizimle beş yıl birlikte yaşayan şempanzemiz Kuki'yi hatırladım bunları düşünürken.
Eşim Canan bir gün Kuki'yi Luna Park'a götürmüş. Bilet alıp, "Korku Tüneli"ne giren arabaya binmişler. Karanlıkta görünen hayaletler, çıkan patlama sesleri Kuki'yi gerçekten korkutmuş. Çığlıklar atarak Canan'a sarılıp, korku tünelindeki yolculuğu titreyerek geçirmiş.
Tünelden çıkınca fırlamış ve onlara korku tünelinin biletini satıp arabaya bindiren adamın yanına gitmiş, adama bir tokat atmış.
Acaba sıcacık Dubai'ye Alpler'in soğuk havasını ve karını getiren "Ski Dubai" projesinin sahiplerine, hayatlarında hiç kar görmemiş Dubaililerden tepki gösteren oldu mu?
Nijerya'nın tropik ormanlarından gelen Kuki, İstanbul'da kar yağdığı zaman hem şaşırır, hem de çok üşür ve sinirlenirdi.