İnsanların bir bölümü duyduklarını değil, duymak istediklerini algılıyor. Yani bazı insanların kulakları ve beyinleri arasında sloganların, ezberlerin süzgeci var.
Oysa Türkiye'nin bundan sonra toplumsal istikrarını koruyabilmesi, ezberini kırmasına bağlı. Eğitim diye aldığımız resmi ideolojinin kuşaklar boyu yankılanmış biçimi, ne bilgiye ulaşmaya, ne de yeni dünya koşulları ile iletişime girmeye yetiyor. Radikal biçimde hatta dramatik ölçülerde değişen ve dünya koşullarının gündeme getirdiği yeni sorunlara, ezberlere dayalı olarakçözüm üretebilmek mümkün değil.
Bilelim ki bugün bazılarımızın seslendirdiği ve toplumun bir kesiminde irkilme duyguları yaratan düşünceler, dış dünya için artık eskimeye başlamış görüşlerden öteye gitmiyor. Düşünün ki, Marksist-Leninist ideoloji bile, 20'nci yüzyılı sürüklediği coğrafyada antika veya müzelik şimdi.
Bilemiyorum, kulaklarla beyinler arasındaki ezbercilik süzgecini nasıl aşabileceğiz.