VAN Kapalı Cezaevi'nde intihar eden Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Y.Y.Ü.) Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı'nın suçlu ya da suçsuz olduğu bilinmiyor. Ama bilinen bir şey var. 5 Nisan 2005'te Rektör Yücel Aşkın, Rektör Yardımcısı Ayşe Yüksel, Genel Sekreter Işık Tepe ve Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı hakkında "Çıkar amaçlı suç örgütü oluşturmak, tehdit ve baskı ile ihaleye fesat karıştırmak, resmi evrakta sahtekârlık" iddiası ile soruşturma başlatıldı ve Arpalı 11 Temmuz'da cezaevine konuldu.
Enver Arpalı o günden sonra bir daha hakim önüne çıkmamış. Beş aydır Van Cezaevi'nde, çevresinden kopartılmış ve itibarı sıfırlanmış biçimde yaşamaktaymış. 1985'te kamu görevine başlayan ve zamanla üst sorumluluklar üstlenen bir insanın, suçluluk kararı olmadan bir cezaevinde tutulurken neler hissettiğini tahmin etmiyor musunuz? Yaşasaydı ve sonunda suçsuz olduğu anlaşılsaydı, kendini toparlayabilecek miydi? Demek istediğim şu. "Tutuklama" kararı çok kolay alınmamalıdır. Hele insanların tutuklanmaları siyasi kamplaşmaların arasına hiç sıkıştırılmamalıdır.
Enver Arpalı kendini öldürdü. Ölümden öteye köy var mı ki?