Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Değişim bütün şiddetiyle geliyor!

Ucu açık ya da kapalı olabilir. Yol kazası yaparsak, süreci askıya da alabilirler. Tam üyelik 2015 sonrasına da sarkabilir.
Ama artık görünen köye kılavuz gerekmiyor. Belli ki, 17 Aralık'ta AB Zirvesi'nden "Türkiye ile üyelik müzakereleri başlasın" kararının çıkması olasılığı, çıkmaması olasılığından çok daha fazla.
Peki sonra ne olacak?
Sonra kaç yıl süreceğini bilemediğimiz, Türk tarihinin en büyük "Toplumu ve Devleti yeniden yapılandırma projesi" uygulanmaya başlayacak.
Bunu sakın bir "Toplum Mühendisliği" gibi algılamayalım.
Toplum mühendisleri, ideolojilerine, otoriter veya totaliter saplantılarına göre, yurt ve dünya gerçekleri dışında bir model oluşturmayı amaçlar.
Toplum mühendisliğinde, bireyler, özgürlükler, hukuk, haklar ayrıntıdır.
Oysa AB, bir "Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğü Projesi"dir.
İşte biz Türkiye olarak, bu dünya görüşüne uymak için, kendi isteğimizle kendimizi değiştireceğiz.
Üyelik için her şeyi tamamladığımız zaman AB ne durumda olur, bilemiyoruz.
Öngörüler, Avrupa'nın daha da yaşlanmış olacağını işaret ediyor.
Çok merkezli kararsızlık mekanizmaları ve Brüksel'in Kara Avrupa'sına özgü yoğun bürokrasisi, belki Avrupa'yı hem ABD, hem Rusya, hem de Çin karşısında rekabet gücünden iyice yoksun hale getirmiş olacak.
Yani yeniden yapılanmasını tamamlamış bir Türkiye için, 2015 yılında, AB'ye üye olmamak, belki üye olmaktan daha doğru da olabilir.
Bunlar, hep düşünülmesi ve hesaba alınması gereken ihtimaller.
Ama kaçınılmaz bir gerçek var. Gelecek yıldan başlayarak, hiçbir şeyin eskisi gibi kalamayacağını bilmeliyiz.
Canla başla çalışarak, büyük bir başarı ile Türkiye'yi AB'nin eşiğine taşıyan Tayyip Erdoğan'ın ve AK Parti'nin de eskisinden farklı olması gerekiyor.
Devlet ve toplumsal yapı değişirken, siyasetin ve siyasetçilerin eskisi gibi kalmaları mümkün olamayacak.
İktidarın ve egemenliğin kaynağının merkezinde insanın bulunduğu bir dünyanın içine girilirken, inançlar, gelenekler, töreler siyasete yön veremeyecek.
"Tabanım böyle istiyor" gerekçesi ile, Liberal Demokrasi'ye ters düşen tutumları seslendirmek kabul edilemez hale gelecek.
Tıpkı "Kemalizm böyle emrediyor" gerekçesi ile, atanmışların siyasete müdahale etmelerinin imkansız olacağı gibi...
İçine girmek üzere olduğumuz yeni dönemin arifesinde, herkesin "Değişim"e kendini hazırlaması gerekiyor.
Başta da söylediğimiz gibi, belki o gün geldiğinde AB'ye girmemek bize daha uygun, daha ekonomik, daha akılcı gelebilir.
Ama o güne uzanan yıllarda bizden kaynaklanan bir "Yol Kazası" gündeme gelirse, hem çok ayıp, hem de çok yazık olur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA