Değişen koşullar ve olağanüstü durumlar, yeni liderler çıkartır. Bu, doğa kanunu gibi bir şeydir.
Neticede, mezarlıklar, vazgeçilmez adamlarla dolu değil midir?
Ancak, liderler yaşarken de, ağırlıklarını yitirebilir. Toplumsal belleğin mezarlıklarında, diğer yaşayanlarla birlikte, etkisiz ya da az etkili insanların arasına katılabilirler.
Şimdi, Kıbrıs Türkleri'nin arasından çıkan "Yeni Lider"in, Mehmet Ali Talat olduğu kesin!
KKTC Başbakanı olarak, başından sonuna kadar katıldığı görüşmelerin, New York'tan Burgenstock'a kadar uzanan sürecin, başarı ile noktalanması için, elinden geleni yapıyor.
Dün, Kıbrıs Rum kesiminde, Komünist Parti (AKEL) liderlerini ziyaret edip, onların referandumda "Hayır"ı desteklemesinin yaratacağı olumsuz sonuçları anlatmaya çalıştı.
Sonra, diğer Rum partileri ile de görüştü. "Eski lider" Rauf Denktaş ise, Ankara'da, İstanbul'da dolaşıp, "Çözümsüzlük çözümdür" diyerek, Türk iç politika dengelerini karıştırmaya çalışıyor.
Arkasında, Türk iç politikasında başarısız olmuş ve hatta marjinal kalmış ne kadar isim varsa, hepsi destekçi olarak bulunmakta.
Denktaş yarın TBMM'de konuşurken de, onu dinleyen milletvekillerinin büyük çoğunluğu, kurdukları partilerle binde 15'ten fazla oy alamayan Mümtaz Soysal'ın, Doğu Perinçek'in sözcüsünü de, kürsüde gördüklerini bilecekler.
Sade AK Partililer değil, önemli bir bölüm CHP'liler de, Rauf Denktaş'ın, sade Kıbrıs'ta çözüme karşı olmadığını ve onun Türkiye'nin AB yolculuğunu da engellemeye çalışan kesimin ağır topu konumunda olduğunu bilerek, Denktaş'ı dinleyecekler.
Liderler, böylece girerler o son sürece... Mehmet Ali Talat "Lider" olurken, Rauf Denktaş bu şekilde "Etkisizler" arasına katılır.
Ama bu kader, sadece Rauf Denktaş için yazılmıyor ki!
Bülent Ecevit nerede? 1974'te, ortağı Necmettin Erbakan'la birlikte Kıbrıs'a müdahale kararı verdiği zaman, Ecevit Türkiye'nin tartışılmaz "Lider"i değil miydi?
Peki son iki seçimde, yani 3 Kasım 2002'de ve 28 Mart 2004'te, Ecevit'in partisinin aldığı oylar, yüzde 2'nin altında değil mi?
Doğrudur...
Politikada kimse, kendi isteği ile emekli olmaz.
Politikacılar, emekliye sevk edilir.
Türkiye'nin 20'nci yüzyılının son çeyreğini, krizlerle, bunalımlarla geçirten "Kıbrıs'ta Çözümsüzlük", artık herkesin ve tüm dünyanın canına tak ettirdi.
21'inci yüzyılın da böyle geçmemesi, Kıbrıslı Türkler'in referandumda verecekleri "Evet" oyuna bağlı.
Mehmet Ali Talat türü liderler, "Evet" için sade KKTC'de değil, Kıbrıs Rum kesiminde de ikna için çaba gösteriyor.
Rauf Denktaş ise, sorunu Türk iç politikasına taşıyıp, 70 milyon Türk'ün Avrupalılık yolunu kapatmaya uğraşıyor.
Türkiye'de hiçbir politikacıya nasip olmayan şekilde, kaç yıldır KKTC'nin yönetiminde.
Bu dönem boyunca, Türkiye dışında bir tane ülkenin bile KKTC'yi tanımasını sağlayamadı.
KKTC, Türkiye'den aldığı mali destekle ya- şayabilen, yoksul ve izole edilmiş bir topluluk halinde varlığını sürdürdü.
Denktaş, bu durumun böyle devam etmesi gerektiğini, yarın TBMM'ye de anlatacak.
"Yeni lider" Mehmet Ali Talat ise, Kıbrıs Rum kesimindeki "Hayır"cıları evet demeye ikna için uğraşıyor.