Magazin basınında sık yer bulan "derin" burjuva bir genç hanım kendisiyle yapılan röportajda demiş ki, "ben farkındalığı çok yüksek biriyim!"
Oysa insan biraz "farkında"ysa...
Haydi kendisini de bıraktım, çevresinde olup bitenlerin azıcık farkındaysa gerine gerine böyle bir şey söyleyebilir mi?
Bilmez mi ki, bileceklerimiz, göreceklerimiz, anlayacaklarımız, zihnimiz onları tam olarak yakalayamadan kaçıp gidiverirler.
Bilmez mi ki, paraya pula, güce gösterişe bağımlı şu dünyada hayatımızın her basamağında biraz daha aldanıyoruz.
***
Biraz "
kişisel gelişim" furyası sayesinde, biraz da
Doğu bilgeliklerinin Batı'ya züppece tercümeleriyle gündelik hayatımıza giren "
farkındalık" kavramının başına gelmedik felaket kalmadı.
Şimdi bu lafı duyduğum yerden hızla uzaklaşıyorum.
(Bir de "yaşanmışlık" var ki, daha da feci!)
Oysa işlevsel olabilirdi.
Ya da yalın biçimde "
farkı fark edebilmek" veya "
bilginin tecrübeyle sağlamasını yapabilmek" anlamıyla kullanırdık, işe yarardı.
Fakat ille de içinde bir
hikmet olsun, bir yüceliğe tekabül etsin isteniyor.
Öyleyse söyleyin şimdi...
Varoluşun, insanın ve dünyanın karşısında
farkındalığı yüksek olup hem de güle oynaya yaşamak mümkün müdür?