Sporcularımızın dopingle içli dışlılığını yeni keşfetmiş gibi yapan medyaya gülüp geçiyorum.
Bir de uyanıklar var…
Son zamanlarda sadece bizimkilerde dopinge rastlanıyormuş gibi yazıp çizenler hani!
Fırsat bu fırsat, spor yönetimine nasıl laf çarparız çabası içindeler.
Çarpsınlar, eleştirsinler ama bilsinler ki, bunlar işin pek yüzeysel tarafı!
Oysa spor bitti, spor!
Bütün dünyada bitti!
Gözlerimizin önünde, göz göre göre…
Bizim yüzümüzden…
Biz sıradan sporseverlerin mutlak ve ezici başarının iştahlı müşterisi olma arzumuz yüzünden…
Oturup düşünmeye başlayacaksak, buradan başlamak zorundayız.
***
Lance Armstrong'u yıllarca göklere çıkartanlar, hakkında upuzun röportajlar, yorumlar, yazılar yayınlayanlar…
Adamın doping yaptığı kesinleştikten sonra sustular ve işi haber ajanslarının küçük haberlerine bıraktılar.
Söyleyin, bu tavır pek mi masum?
Dopingsiz bisikletçi neredeyse kalmadı. Bu yıl Fransa'da pedal basanların kanında yarın bir şeyler çıkmayacağından emin olan tek bir kişi yok.
Fakat hâlâ ekran karşısında büyülenerek turu izlemeyi sürdürüyoruz.
Bizde bir tuhaflık yok mu?
Yoksa doping hassasiyeti eski model spor algısından başka bir şey değil mi? İtiraf edin.
***
Bir okurum, "doping rezaletleri birbirini izliyor, siz hiç yazmıyorsunuz" diye mesaj atmış.
2012 Londra Olimpiyatlarında bize altın madalya kazandıran 1500 metre koşusu hakkında küçücük bir kuşku belirttim diye "milliyetçiler"den ne laflar işittiğimi ben bilirim.
Sonrasının nasıl geldiği malum!
Bu sabah dönüp geriye, doping ve sporun ölen ruhu üzerine yazdığım yazılara baktım.
Geçen ocak ayında bu köşede çıkan yazımın başlığı bile içimi burktu: "Sporun ruhu yok, maddesi var."
23 yaş altı Halter Milli Takımımızın tamamının dopingli çıkması üzerine yazımın başlığı "Yenilgiden değil, hileden utanma zamanı!"
***
İyi de, gelecek için bir umudum var mı? Hayır, yok!
Neden?
Çünkü sadece önlemlere odaklanarak ve spor teşkilatlarına yüklenerek çözülecek bir sorun değil.
Dünya Yüzme Antrenörleri Birliği Başkanı John Leonard geçen olimpiyatlarda ne demişti, hatırlıyor musunuz?
"Ne zaman bir performansı inanılmaz diye nitelesek, işin içinde doping olduğunu tarih bize göstermiştir."
O halde hem medyanın, hem de kamuoyunun "inanılmaz" performans arayışının sona ermesi gerekiyor.
Böyle bir şeye spor endüstrisi ve müşterisi razı olur mu?
Galiba, "temiz bir ruh" arayanlar olarak spordan başka bir kapıya gitmek zorundayız.