Rasyonel yorum ve analizler peşinde koşmak bir yerden sonra, hikaye!
Son on küsur günün "büyük resmi"ne de, küçük detaylarına da baksam...
İçimde bir yığın hayal kırıklığı bir arada yuvarlanıp kocaman bir çığa dönüşüyor.
Buna ruhta izleri kolay silinmeyecek bir yara demek belki daha doğru...
Bir türlü karar veremiyorum...
Konuşmaya devam etmek mi daha merhem olur bu yaraya, susmak mı!
Mesleğim konuşmak. Çaresiz, anlatmaya çalışmak zorundayım.
Mesela, sokağın ve kitleselliğin şimdi bizde bazı kesimlerin iddia ettiği gibi anti-otoriter bir özellik taşımadığını...
Bunun büyük bir tarihsel-sosyal yalan olduğunu...
Tarihin bize sokağa dökülmüş kitlelerin öyle ya da böyle ama her seferinde totaliter veya otoriter rejimlere kapı açtığını...
Söylemek zorundayım.
Merak eden basit bir ansiklopediye bakarak bile bu gerçekle yüzleşebilir.
***
Otoriter iktidarların temel eğilimi insanı (bireyi)
teferruat kılmasıdır.
Günümüzde bu durum 20. Yüzyıldaki gibi kurgulanmıyor tabii.
Bireyler açıktan açığa itiraz etmeyen, devletin her sözü ve eylemini hararetle onaylayan veya korkutulmuş insanlar haline getirilmiyor.
Onun yerine
ikna, geçim gailesi ve güçsüzleştirme mekanizmalarıyla büyük toplumsal maceranın teferruatı yapılıyorlar.
İşte tam bu noktada
sokak bir çare gibi görünüyor.
Meydanları dolduran kitleler
güçlü bir direniş gibi algılanıyor.
Oysa kitlenin ayakta kalması için kendisini oluşturan tek tek insanların büyük bir "
biz"de erimesi gerekir.
Bu "
biz" üzerine istediğiniz kadar romantik laflar edin, istediğiniz kadar şiirselleştirin; boş!
Çatışma heyecanı ve kitle içindeki şiddet unsurları kısa sürede kitleyi
totaliterleştiriyor.
An geliyor, o övgü düzülen
rengarenk farklılıklar işin sadece "
esprisi" oluyor.
Protest ışıltı (yen içinde kalan kol gibi) "
yenilgi"ye dönüşüyor da, kimse açıkça itiraf edecek cesareti gösteremiyor.
***
Sokak özgürlüktür. Doğru!
Ama "
hayatın siyasası" anlamında böyledir.
Yoksa
bilinçli biçimde siyasallaştırılmış sokak ya otoriterdir ya da otoriter bir düzenin ekmeğine yağ sürer.
Şimdi evinden sokağa övgüler düzen "
entelektüel"lerin
sokak çığrından çıktığında nasıl korkudan dillerini yuttuklarını da, pişmanlıklarını da tarihten biliriz.
Uzun hikaye bu.
Konuyu şimdilik burada kesiyorum.
Ama şu iki şeyi önemle vurgulamalıyım...
Birincisi... Gezi Parkı eylemcileri kendisinden farklı
şiddet yanlısı, darbeci, otoriter rejim taraftarı unsurları hareketlendiren bir oluşum görüntüsünden uzaklaşıp demokratik siyasetin örgütlü bir parçası olmalı.
İkincisi... AKParti, toplumun hücrelerine kadar otoriterleşmesine yol açabilecek ihtimalleri içinde barındıran
hafta sonu mitinglerini iptal etmeli!