Gürsel Tekin "halk barış havasını ve çözümü satın aldı" demiş.
Belli ki, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun Diyarbakır seferiyle açtığı yoldan CHP'nin başka kilit isimleri de yürüyecek.
Kürt nüfusun yoğun olduğu şehirler CHP'yi de çözüm çizgisine itiyor.
Gürsel Tekin partisinin İstanbul adayı olmak istiyor. Açıkça dile getirmiş zaten. Fakat genel merkezin ulusalcılar tarafından rehin alınmış siyasal dilini kullanarak İstanbul'da başarılı olamayacağının da farkında.
Bütün bunlar hem barış süreci, hem de ülkenin demokratik atmosferinin güçlenmesi bakımından hayırlı gelişmeler.
***
Fakat zihnimin asıl takıldığı nokta şu "
satın almak" deyimi.
Bir finansal terim aslında.
Malum, her şeyin merkezinde paranın (finans ekonomisinin) bulunduğu bir dünyada barışın da bir
yatırım değeri var.
O yüzden iktidar da "
artık kan akmayacak, analar ağlamayacak" söyleminin yanında, "
paralar kirli savaşa harcanmayacak, böylece kalkınma hızlanacak" demeyi ihmal etmiyor.
Şimdi muhalefetten biri, üstelik de
yoksul varoşları sandığa götürmek konusundaki maharetiyle bilinen bir siyasetçi
Yeni Şafak gazetesi ziyaretinde 35 yıldır süren ve çok acılar çektiren bir savaşın bitirilmesine halkın verdiği desteği "
satın almak" terimiyle anlatıyor.
Sanırsınız,
TÜSİAD'çılarla bir yemek sohbetinde!
İnsan bir tuhaf oluyor tabii!
***
Derisi kalın, kalbi taş finansçı dilinin her yana bulaşmasına kızıyoruz. Kızmalıyız elbette.
En can yakıcı, en insani meselelere bile "
yatırım değeri"ne göre yaklaşılmasına bozulmamak imkânsız.
Ama
kolaycılığa da kaçmamalıyız!
Önce durup sormalıyız:
Liberaline de, ortanın solundakine de, muhafazakârına da aynı finans dilini kullandıran şey ne?
Tamam!
Halkın taleplerini, ihtiyaçlarını ve gönlünden geçenleri sürekli ekonomik perspektiften okumak haksızlıktır.
Ancak şu da doğru: Her şeyi "
satın aldığı" gibi bir gün (Bakın bu da unutulmamalı!) her şeyi "
satıveren" piyasalara kurban edilmiş bir dünyada yaşıyoruz.
Halklar, insanlar, hisler değil,
hisse senetleri güçlü!
Bu olguyu doğru düzgün analiz etmeden o ekonominin "
insansız" diline karşı insanı ayakta tutacak mücadele yolunu bulamayız.