Büyükannenizin gençlik fotoğraflarına bakarsınız. Mahzun bir genç kadın görünür her karede. Ağır aksak akıp giderken dondurulmuş zaman ve insanın içine işleyen buğulu gözler...
Ama sorduğunuzda, "o gün komşumla çarşıya alışverişe çıkmıştık, çok neşeliydik" der.
Bir masal gibi tatlı tatlı anlatır o günü.
Nasıl? İşte bunu anlayamazsınız.
Çünkü fotoğrafta bugün sizin tanıdığınız türde bir sevinç kıpırtısından eser yoktur.
Belki genç kadının dudaklarının kıyısına yerleşmiş o mahcup gülümseme. O kadar. Gerisi sanki üzüntüdür.
***
Çekmecelerinizi toparlarken...
Bir yığın ıvır zıvırın arkasına sıkışmış bir fotoğraf dikkatinizi çeker.
Eski sevgilinizin fotoğrafı.
Boğazınız düğümlenir. Yok! Özlem falan değil! İlgisi yoktur. Onunla birlikteyken hiç fark etmediğinizi düşündüğünüz bir şeyi şimdi görmekten kaynaklanır bu duygu.
Ne kadar kederlidir fotoğraftaki kız! Bakışları yardım istiyormuş gibi objektife yönelmiştir.
Nasıl olabilir ki! Üzerinden yaklaşık on yıl geçmiş olmasına karşın hatırlarsınız; fotoğraf en mutlu olduğunuz dönemde,
o az önce gülüp kıkırdarken çekilmiştir.
***
Bu anlattıklarıma benzer şeyler üç aşağı beş yukarı sizin de başınıza gelmiştir, eminim.
O halde sormak gerek...
Zamanın fotoğraflara yaptığı nedir?
Yoksa eski fotoğraflar hepimizi iç hesaplaşmaya çağıran
gizli bir mesaj mı taşıyorlar?
Nedendir bu? Hani
Roland Barthes'ın anlattığı gibi poz verirken tam olarak bize ait olmayan bir ifade takınmamızdan; fotoğrafta görünenin biz değil de, bizim "
hayalet"imiz olmasından mı?
Güzel de, bugünlerde pek moda olan "
çok eğleniyorum" pozlarının bile başına aynı şey geliyor.
İki ay sonra aynı kareye baktığınızda, o "
yırtık gülümseme"nin ardından yavaş yavaş
hüzün beliriyor.
***
Zaman hep kendi kışına doğru yol alıyor.
Ve tıpkı bizim gibi yaşadığımız her "
an" da içinde kendi ölümünü saklıyor.
Fotoğrafların saklayamadığı gerçek bu işte!
Edip Cansever'in dizeleri durumu açık biçimde anlatıyor...
"
Zamanlar geçtikçe neden
Mutluluk mahzunluk oluyor fotoğraflarda
Acaba
Keder mi, acı mı, hüzün mü dünyanın rengi
Mahzunluk mu yoksa yaşam
Ve doğruyu söyleyen yalnız
O mu, Rilke mi"
Anlamışsınızdır, başka türlü bir yazı bu!
Gündemden, güncelden falan söz açmayın bana. Umurumda değiller bugün!
En iyisi yazıyı kapatmadan önce Cansever'in sözünü ettiği büyük şair
R.M. Rilke'nin ne dediğini not düşeyim...
"Bir meyvenin içinde çekirdeğini taşıdığı gibi taşırız ölümü içimizde."