Üniversite tercihlerinin belirlenip formların ÖSYM'ye teslim edilme süresi başlıyor.
Çocuklar günlerdir kıvranıyorlar...
Ve tabii "memleket büyükleri"nden, ailelerinden, arkadaşlarından, medyadan tavsiyeler yağıyor...
Geleceğin umut vaat eden mesleklerini çokbilmiş bir edayla sıralayanlar; marjinal bölümleri seçmek isteyenlere "aptal mısın?" diye çıkışanlar; orta halli liseleri bitirmiş olanlara acımasızca "sen baştan kayıpsın, evladım" mesajı verenler...
Hepsi car car konuşuyor şu sıralarda.
***
Bu arada
YÖK Başkanı Özcan da adaylara önerilerde bulunmuş...
Demiş ki, "Pilotluk,
havacılık sektörü çok cazip. Ülkemizde 600 yabancı pilotun olduğu söyleniyor. Hostesimiz ve bakım elemanımız yok."
Sonra bir de
genetik mühendisliğinden dem vurmuş
Yusuf Ziya Özcan.
Güzel! Güzel de...
Kaç kişiyi ilgilendiriyor bu bölümler? Kontenjanları ne kadar?
Bir avuç!
Oysa bu yıl
759 bin 638 kişi üniversiteye girecek.
Haydi, bir bölümünü hayata karşı daha spesifik hedefleri olduğu ya da
"öylesine takıldıkları" gerekçesiyle tırpanlayalım.
Geriye
500 bin genç kalır.
Yani üniversiteden
"iyi bir kariyer ve gelecek" bekleyen yarım milyon genç...
Onlara sürekli
"genetik okuyun, pilotluk okuyun, bilgisayar mühendisliği okuyun" demenin âlemi var mı?
Bu bölümlerin kontenjanları genel rakama göre öyle küçük kalıyor ki, böylesi laflar
gençlerle alay etmek oluyor.
***
Üniversite tercihleri üzerine söylenen laflar
parlak palavralarla boş avuntu ifadeleri olmak arasında gidip geliyor.
Ne yazık ki, gerçek çok başka!
Gerçek şu...
Üniversitenin insana daha başından belli bir gelecek belirleme imkânı çok düşük!
Belki üzücü ama...
Toplumdaki yeri
"seçkin" bir
liseden çıkmak, geleceğin garanti altına alınmasında hâlâ daha fazla rol oynuyor!
Fakat umut uyandıran bir şey var.
Yeni Türkiye seçkinci ideolojinin bağlarından kurtuluyor.
"Etiket"lerin yerini
"hak ediş" alıyor.
O yüzden de
"hangi bölümü okumalıyım?" diye dertlenmek yerine
"hangi bölümü okursam okuyayım, kendimi nasıl geliştirebilirim?" sorusu öne çıkıyor.
***
Gençler bana sorsalar, derdim ki...
Hiç komplekslere kapılmadan, sızlanmadan ve fazla da uzatmadan bir bölüm seçin!
Gerekirse, kimsenin yüzüne bakmadığı bir bölüm olsun!
Gidin ve o bölümü okuyun!
İyi hocaların değerini bilerek; üniversitenin havasını sonuna kadar yaşayıp tadını çıkartarak, bol bol okuyarak, dinleyerek, sürekli öğrenerek...
Sevgili gençler.
Unutmayın! Üniversitelerin gelecek için
"en umut vaat edici" bölümü bizzat
sizsiniz!
Kendiniz!