Bazen sil baştan başlamak gerekir...
Sıfırdan...
Bazen öyle olur ki, daha önce nefesimiz yetmediği için terk ettiğimiz yola geri dönmek, bazen de yepyeni bir yol seçmek gerekir.
Ama kendimizi günahsız, kusursuz, yanlışsız sayarak ve pişmanlığı kendimize yakıştıramayarak bunu yapamayız!
Hâlâ içimizde bir yerlerde masumiyet saklanıyorsa...
Vicdanımız hâlâ sızlıyorsa...
Pişmanlık duygumuzu taze tutabildiğimizdendir!
Mızmızlıklarımızı pişmanlık sanmak da büyük yanılgıdır.
Pişmanlığın bizi gerektiğinde her şeye sıfırdan başlatacak kadar güçlü bir enerjisi ve gönül ferahlığı vardır.
Bazen geçmişi bir kenara bırakıp sil baştan yapmak gerekir.
Hatta... Çoğu zaman...
Ama siyasal alanın çok büyük bir kusuru var.
Sanki siyasetçiye pişmanlık duygusu yasaklanmıştır!
En basit haliyle...
"Bir halt yedik ama pişmanız, gelin unutup baştan başlayalım" bile diyemiyor siyasetçiler.
Günahlarına açık açık "ah!" edemiyorlar.
Çoğu öcü gibi kaçıyor bu insanca duygudan.
Utanmanın insanı yıkayıp arındıran hallerinden öylesine uzaklar ki!