12 Haziran seçiminden çok net bir sonuç çıktı, değil mi?
Bu demokrasilerde her şeyden önce "rahatlama"; "toplumsal barış" ve ülke için "yeni bir başlangıç" demektir.
Ama böyle olmadı.
Olamıyor! Bir süre daha olamayacak!
Çünkü "Eski Türkiye" hâlâ inat ve kararlılıkla direniyor. Siz "Eski Türkiye" yerine, isterseniz statüko, vesayet rejimi, toplum mühendisliğine odaklanmış bürokratik oligarşi gibi adlar verebilirsiniz.
Benim gördüğüm...
"Yeni Türkiye" de hâlâ kararsız; biraz tedirgin; üstelik sürçüyor, tökezliyor.
***
Olay şu...
Onlarca yıl savaş düzeninde yaşadık. Öyle zamanlar oldu ki,
militer-otoriter rejimin süsünden öteye gidemedi parlamenter demokrasimiz.
Buna bir de
derin devlet, mafya ve siyaset seçkinleri arasındaki karanlık ilişkiler ağını ekleyin...
Bütün bunları sindirebilmek için bazen zorlandık, bazen işimize gücümüze dalıp unutmayı tercih ettik!
En berbatı da şu ki,
"Beyaz Türkler"in
medyası hiç utanıp sıkılmadan bu savaş rejimini
"çağdaş demokrasi" olarak yutturmaya çalıştı.
Şimdi o dönem kapanıyor. Kapanmak zorunda!
"Eski Türkiye" işte buna karşı direniyor.
Nasıl direniyor?
Yargı kurumlarıyla, siyasal uzantılarıyla,
"eski düşman yeni dostları"yla kaos ortamına gaz vererek...
***
Shakespeare'in
Othello'sunu bilirsiniz...
Yıkıcı kıskançlık duygusunu öyle müthiş resmeder ki, ağzınız açık kalır.
Ama
incelikli başka bir noktası vardır ki, şimdi onu hatırlatmak istiyorum...
Osmanlı donanmasının Kıbrıs'a yaklaşması üzerine Venedikliler zaferleriyle tanınmış
komutan Othello'yu adaya gönderirler.
Ama bir haber gelir. Osmanlı donanması şiddetli fırtınadan hasar görmüştür.
Savaş ihtimalinin ortadan kalkması sarsar Othello'yu...
Çünkü kendisiyle baş başa kalmıştır ve asıl fırtına artık
içinde kopacaktır!
Düşmanla savaşmayı öğrenmiştir ama kendi sorunlarıyla nasıl savaşacağını hiç bilmemektedir.
Othello işte orada çuvallar!
Sevgili karısından bile kuşkulanır hale gelir ve hem kendisinin hem de çevresinin yıkımına giden yol açılır.
Shakespeare'in yapıtının bence
asıl bilgelik noktası burasıdır.
Bize gösterir ki, savaşla yaşamaya alışanlar
"düşman"sız kaldıklarında çıldırırlar!
Onların sevgisi bile öldürücüdür!
O yüzden...
Gerçekten barıştan ve
"Yeni Türkiye"den yana olanlar tam şu sıralarda çok soğukkanlı olmak zorundalar.