Malum, Türkiye toplumunun okuma alışkanlıkları ve tercihleriyle ilgili araştırmanın sonuçları açıklandı.
Kitap alanlar arasında yazar takibi yapanların oranının çok düşük olması dikkatimi çekti.
Düzenli kitap alanların sadece yüzde 15'i belli bir yazar seçip takip ediyormuş.
Oysa pek uzun olmayan ömrümüzün değerini bilmek gerekir. Özellikle bir edebiyat âşığı için bunun yolu kitap değil, yazar okumaktır.
Kendi adıma inanırım ki, okumayı seven biri yirmili yaşlarının ortasında yazarlarını seçmeye başlamalıdır.
Hem işin zevkli yanı da buradadır.
Kaldı ki, "nitelikli okuma" bir yazarı kitapları yoluyla tanıyarak, izleyerek ve diğerleriyle kıyaslayarak gerçekleşir.
Bazen düşünürüm...
Bir Dostoyevski olmasaydı, bir Lawrence Durrell olmasaydı hayatımda...
Durmadan döne döne onları okuyor olmasaydım...
Ya da mesela...
Çok zaman önce Mehmet Eroğlu'nu tanımasaydım...
Ya yakın tarihlerde bir gün bu yukarıda saydıklarımla taban tabana zıt bir anlayışın yazarı olan Haruki Murakami hayatıma girmeseydi...
Ne çok şey eksik olurdu benim için!