Anlamı yok artık bu fotoğrafların...
Ve yararından çok zararı var! Çünkü çaresizliği, açlığı, savaşı, felaketi estetize ederek insan acısına karşı toplumsal kayıtsızlaşmaya da katkıda bulunuyorlar.
Vietnam Savaşı, Biafra kıtlığı dönemleri kapanalı çok oldu. Artık iz de bırakmıyor bu fotoğraflar.
***
2011 Pulitzer Ödülü kazanan haber fotoğraflarından söz ediyorum.
İki gündür her yerde bu fotoğraflar var.
Acıdan gözyaşlarına hâkim olamayan insanlar, çapraz ateşte kalıp vurulmuş insanlar, deprem kurbanları, yoksulluğun ezip geçtiği insanlar...
Hepsi bu fotoğraf karelerinde donup kalmışlar.
Ama ah!...
O kadar doğru kadrajlarla...
O mükemmel açılar ve ışık kompozisyonlarıyla... Çekilmişler ki...
İnsan acısı da donup kalmış sanki!
Bize geçmiyor, sarsmıyor, düşündürmüyor!
***
Doğru! Pulitzer ödülleri çok prestijli ödüller! Kazanan foto muhabiri daha iyi iş buluyor.
Ama bütün bunların neresi haber Allah aşkına!
Hele
"flaş haber dalında ödül alan fotoğraf" deniyor ya, palavra!
Şu
sosyal medya çağında...
Tek tek her ayrıntısı estetik değere dönüştürülmüş bir deprem fotoğrafının neresi
"flaş", neresi
"haber", söyleyin!
Artık bu işleri
yeniden ele almanın zamanı gelmedi mi?
Elinizi vicdanınıza koyup karar verin...
Böyle fotoğraf çekmek alttan alta insan acısı ve çaresizliği karşısında bir tür
"ödül akbabalığı" değil mi?
Acının
güzel fotoğraflarını istemiyoruz artık!
Gerçekten
bizi acıdan haberdar edecek fotoğraflar istiyoruz!