Disko Kralı'nda bir an...
Karabükspor'un muhteşem golcüsü Emenike'nin görüntülerine bakıyor Okan Bayülgen...
Ve şöyle diyor: "Nedir bu ya, tekneyle gelen arkadaşlardan mı?"
Aklı sıra espri yapıyor.
Kimse de "hop, bir dakika!" demiyor.
Oysa bu lafın neresinden tutsan tel tel faşizm ve ırkçılık dökülüyor!
İç acıtan yanı da şu...
Zavallı mültecilere karşı küstah bir merhametsizlik taşıyor olması.
***
Bir Batı ülkesindeki tv programında bir programcı veya sunucu böyle laf etse, derhal
"nefret suçları" kapsamında soruşturma açılır!
Bizde ise
"Beyaz Türk" esprisi sayılıyor; eleştirince de,
"canım normal hayatımızda da böyle konuşmuyor muyuz!" deniyor ve üzeri örtülüyor.
Oysa bu lafları televizyonda söylemek çok farklıdır.
Kötülüğü (ırkçılığı, faşizmi, ötekileri aşağılamayı, vb.)
medya yoluyla ve üstelik "eğlencelik"
haline getirerek sıradanlaştırmak, hiç hafife alınmayacak bir şeydir! (Acaba biraz Hannah Arendt okuma cezası mı verilmeli Okan Bayülgen'e! Belki yararı olur!)
***
En başından beri onun "gece kuşu" gevezeliklerine bağlandım.
Ceket düğmeleri her daim ilikli
"uslu" şovmenlere karşı onun haylazlıklarını destekledim.
Amerikan Late Night Show anlayışıyla Serge Gainsbourg "hırtlıkları"nı harmanlamasını çok sevdim.
Ama tadı kaçtı artık!
Ne kendime ne eşime dostuma karşı onu savunacak halim kalmadı!
Neden mi?
Konuklarından bir ya da birkaçını
ucuz bir alaycılıkla hedef tahtası haline getirmek, aklına gelen her fikri
"boncuk" sanmak,
kendisi gibi düşünmeyenleri aptal yerine koymak falan...
Geçilebilecek gibi değil ama geçelim!
Rojin'in programa çıkartılmayışı...
Paris'teki Araplar'ın
"barbarlar" diye nitelenmesi...
Ve sonunda
Emenike faciası!
Bu
"sıradan faşizm" tablosunun görmezden gelinmesi imkânsız!
Doğrudan Okan'a seslenmek istiyorum...
Hani, diyorum...
Artık bir durup da düşünsen, Okan!