Kuşkusuz, Nebil İlseven'in CHP İl Başkanlığı'na hangi paraşütle ve nasıl indirildiği konusu çok önemli.
Fakat benim ilgi alanım İlseven'in siyaset sosyolojisi açısından neyi sembolize ettiği konusu...
Çünkü ortada bir gariplik var!
Nasıl mı, anlatayım...
Doğru! Kaset komplosunun ardından yeni CHP'yi yaratan sürecin medyatik merkezi Doğan Grubu, "toplumsal dinamiği" ise partiye oy veren kesimlerin iktidar olma özlemidir.
Fakat bu süreci bizzat destekleyicilerinin gözünde "inanılır" kılan şey nedir? Lider Kılıçdaroğlu mu? Hayır!
Gürsel Tekin'in özellikle İstanbul'un varoşlarında elde ettiği halkçı başarı ve parti politikasına taşıdığı "açılımlar" olmasaydı, CHP'nin yenilenme süreci bugünkü gibi olur muydu? Sanmam.
Yani geçen dönemin İstanbul İl Başkanlığı bugünün CHP'sini biçimlendirdi.
Peki Robert Kolejli, uluslararası ilişkiler ve bankacılık alanlarında uzmanlaşmış ve eski CEO Nebil İlseven'in il yönetimi yarının CHP'sini nasıl biçimlendirecek?
Yoksa CHP'nin yavaş yavaş "Mesut Yılmaz ANAP'ına dönüşeceğini" mi göreceğiz?
Müzmin koalisyon ortağı ve iş dünyasının siyasi mümessili bir CHP!
Olabilir mi?