Şeb-i Arus törenleri, Mevlana düşüncesinin tartışıldığı TV programları, internetteki sosyal paylaşım sitelerinde onun eserlerinden alıntılanan özlü sözler, hatta o sık tekrarlanan "ah, ne güzel söylemiş pir!" içlenmeleri... Hepsi bir uzaklığın ifadesi! Farkındasınız, değil mi? Onu andıkça bizden daha da uzaklaşıyor Mevlana!
***
Öyledir ! Bir inanç, düşünce ve eylem adamını anlamaya güç yetiremediğimizde ya da bu işimize gelmediğinde... Onu tartışmayız bile! Bu çok yorucu gelir. Sadece onu anarız! Övgüyle ve sık sık!
***
Mevlana bir "aşık", şair ve mutasavvıf! Neredeyse her beyitinde, her satırında, her sözünde Kuran ayetlerine veya bir peygamber sözüne gönderme var. Tam da bu yüzden seküler Türk aydını ve Doğu'da "çıkış" arayan mistik Batılının yaptığı gibi Mevlana'dan modern bir filozof çıkarmak, hele onu bir "kişisel gelişim guru"su gibi kullanmak çok acıklı ve umarsız bir çaba!
***
Mevlana hâlâ yol gösteriyor! Doğru! Fakat törenlerle veya aforizmalarla ananlara değil, anlayanlara!
***
TV'de Şeb-i Arus üzerine bir sohbet programında sunucuyu Mevlevi konuşmacı şöyle uyarıyor: "Efendim, Konya'daki törenlere gösteri demeyelim, gösteri değil onlar, tören, daha doğrusu ayin" diyor. İlk bakışta, çok haklı bir itiraz! Fakat biraz daha düşününce... Yahu öyle ayin mi, olurmuş? Uslu, uslu... Seyircili... Devlet onaylı ve katılımlı... Yapmayın. Günahtır!
***
Hikmet kayıpsa eğer... Onu Twitter veya Facebok haberleşmelerimize boca ettiğimiz "özlü sözler"de bulamayız. Durun biraz!
***
Kadınların en sıradan rüyalarına bile mücevher değeri veriyor olmalarına bayılıyorum. Erkekler bir ömürde tek hayat yaşıyor. Kadınlar iki... Onlar uyurken de "yaşadığımızı" iyi biliyorlar! Rüyasını anlatırken heyecanlanan bir kadın o an nasıl da dolgun ve capcanlı bir varoluşu sergiler.
***
Hızlı hızlı konuşmak, sesleri, heceleri yutmak... Bir tür masumiyet! Henüz kurgulanmamış bir kişilik ya da sevilip sevilmeyeceğini önemsemeden sevmek için ileri doğru atılış...
***
"Turist" filminde trende yeni tanıştığı adamın Venedik'e tek başına gittiğine inanmaz kadın. "Aşıklar şehrinde tek başına mı dolaşacaksın? Buna inanmamı bekleme" der. O an hatırladım. Ben de yapmıştım bunu ve çevremdeki kimseyi de inandıramamıştım! Peki ne oldu? Hep dudak büktüğüm; turizm vebasının kurbanı olarak gördüğüm bu şehre o gidişimde bağlanıverdim. Çünkü o zaman yalnızsın ve Venedik'e aşık oluyorsun!