Küçücük bir kasaba.
16. yüzyıldan kalma yıkık dökük kalenin surları kasabanın üzerine bir avuç gibi kapanmış.
Sığacık burası...
Anlayacağınız, Seferihisar'ın 5 km ötesindeki sevimli liman kasabasındayım..
Teos Pansiyon'un bahçesinde çay içip güneşin tadını çıkardıktan sonra sıra çevreyi gezmeye geliyor.
Kale burcunun dar kapısından içeri dalınca şaşırıyorum.
Çünkü rengârenk bir pazaryeri karşılıyor beni.
Neler yok ki pazarda! Mevsimin ilk yerli enginarları tezgâhlardaki yerini hemen almış.
Ve tabii otlar! Güzelim Ege otları. Sonra henüz dalından koparılmış yumruk irisi limonlar. Birini elime alıp kabuğunu hafifçe çiziyorum.
Aman Allahım! O nasıl ferahlık veren kokudur!
***
Kasabanın sokaklarına doğru ilerliyorum.
Uzun zamandır bu kadar
güler yüzlü bir ortamda dolaşmamıştım.
Bakıyorum;
herkes bahçesinde yetiştirdiğini, mutfağında pişirdiğini evinin önüne çıkarmış. Bir yandan da el becerileri sergileniyor.
Alçakgönüllü bir ekonomi çarkı dönmeye başlamış bile.
Kimisi renk renk ördüğü çarşı pazar filelerini koymuş tezgâha, öteki oya işlerini, bir başkası reçellerini...
Bir de
tepsi tepsi ev baklavaları var, önlerinde kuyruklar oluşuyor.
Hani içimden bir ses "al bir tepsi baklava, İstanbul'a dostlara götür" demiyor değil!
Yol uzun oysa. Ya yolda nefsime söz geçiremez de tepsidekileri bir başıma silip süpürürsem!
***
Öğrendim ki, tıpkı benim gibi yıllardır buralara uğramayanlar medyada
"Seferihisar 'cittaslow' ilan edildi" haberlerini okuyunca akın etmeye başlamışlar.
Doğrusu,
Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer bu girişimi ile
Ege turizmine damgasını vurdu.
Nedir
"cittaslow" sözünün anlamı?
İtalyanca
"citta" (şehir), İngilizce
"slow" (yavaş) sözcüklerinin karışımından oluşan Cittaslow'u
"sakin şehir" diye anlamak doğru olur. Ama işin esası 1999'da İtalya'da temelleri atılan
"Sakin şehir hareketi" nin bir parçası olmak!
Hareketin resmi amblemi de sırtında şehrini taşıyan şirin bir salyangoz.
Sığacık girişinde hemen dikkatinizi çekiveriyor bu amblem.
***
Tabii yapılacak çok iş var! Hele
berbat apartmanlarla dolu ve Ege'nin kendine özgü ruhundan epey uzaklaşmış Seferihisar'da işler hiç kolay olmayacak!
Çünkü
"sakin şehir" olmak basit bir
"turizm vitrini"nden ibaret değil!
Bu hareket
küreselleşmeci şehirleşme, modern koşuşturma ve paket turizme karşı alternatif bir dünya görüşüne dayanıyor!
Uydur kaydırla olmaz yani! Sıkı çalışmak gerekiyor.
Ha bir de
doğa harikası Sığacık Koyu'nun göbeğine inşa edilen pek modern bir yat limanı var! Bu liman
"salyangoz" un hayat tarzına uyuyor mu, tartışılır!
Ama kendi adıma şundan eminim...
Bundan böyle
Alaçatı'ya doğru giderken ara sıra Seferihisar kavşağından sapıp
Sığacık'a da uğrayacağım.