Kâğıt havlu reklamındaki kokoş kız çocuğuna bakıyor musunuz?
Hani annesinin ayakkabılarını giyip çantasını kapmış, takmış takıştırmış ve "gencim güzelim, havam var" diye salınan küçük kız...
Ben ne zaman bu reklamı izlesem...
Yetişkinliğe özenen çocukları değil de, çocuk kalmakta ısrar eden yetişkinleri düşünüyorum.
Bana mı öyle geliyor, bilmiyorum ama sanki bebek gibi konuşan genç kızların sayıları gitgide artıyor.
Bir de sahnelerde, televizyon programlarında falan 5 yaşında bir kız çocuğu gibi şımaran 50 yaş üstü kadınlar var ki, tahammül ötesi olduklarının farkında değiller.
***
Popüler kültürümüzde
"çocuklaşma" rüzgârı egemen.
Yoksa bu rüzgâra
"çocuklaşma" değil de,
"büyüme korkusu" mu demeli!
Bunu en iyi pop müzik ve pop tv starlarına bakınca anlıyoruz.
Üç örnek yeter derdimi anlatmaya...
Kenan Doğulu... Yıllar geçtikçe dış görüntüsünü ve halini tavrını iyiden iyiye yeniyetmelik çağının kodlarına doğru çekiyor. Hiç "büyümek" istemiyor gibi!
Ajda Pekkan'ın ugg'ları mesela!
Doğru, kendine yakıştırdı! Yine de bu şirin çizmeler semiyolojik (gösterge dili) bakımdan
"genç görünmek"ten çok
gençlere özenmek anlamına gelmiyor mu?
Ceynur diye yeni patlama yapan bir şarkıcı var. Aslında
ilk çıkışı 15 yıl önce bir yarışmada! Fakat işe bakın ki, şimdi
"şeker kız" tadında bir şarkı ve klip yapınca ünlü olabildi. Çünkü hayli yetişkin yüzü fakat çocuk hareketleriyle
"Yaaağmuuur, sen de vurup durma şu camaa" diye şımarması var ki, dinleyenlerin gönlünü çalıveriyor.
***
Sormak gerek: Acaba bu giderek kabaran
"çocuklaşma" arzumuzun altında ne yatıyor?
Biraz üzerinde durmaya değmez mi!
Bu çocukluk, çocuksuluk ve şımarma eğilimi gerçekte
"kaybedilmiş masumiyet" e bir özlem mi?
Babalarımızın
"adam olmak" dedikleri şey olgun ve güzel anlamını yitirdi de, geriye
"kirli", kasvetli ve şiddet dolu bir yetişkin figürü kaldı da, ondan mı kaçıyoruz?
Aradığımız şey, kurtlar sofrasında kuzu olmak gibi bir saflık değilse eğer...
Kendini
"suçsuz" ve
"sorumsuz" gösterme uyanıklığı mı?
***
Çocuksuluk, çocukluk değildir.
Çocuksuluk
özgürlüğün sıkıntılarına katlanmadan nimetlerinden yararlanma kurnazlığıdır.
Bir yetişkinin
şımarıklığı sevilme arzusu ve açlığının tavana vurmasıdır.
Sosyologlar
bireyselleşmenin hastalıklı bir bireyciliğe dönüştüğü toplumlarda popüler kültürü "çocuksu" tiplerin işgal ettiğini söylerler.
En iyisi ben bu yazıyı
"Masumiyetin Ayartıcılığı" adlı mükemmel bir kitap yazmış
Pascal Bruckner'in şu saptamasıyla noktalayayım, siz düşünmeye devam edin...
"Çocuksuluk, sınırsız bir açgözlülük ve sınırsız güvenlik ihtiyacıdır."