Çocukları ve gençleri gerçekten seviyor muyuz?
Hayır!
Kafamızda bir çocuk, ergen ve genç tipi var, ona uyanları seviyoruz.
Hafifçe şımarık, mümkünse başarılı, hep söz dinleyen, hep göze hoş görünen, eğlenceli ve sevimli...
Kafamızdaki tip bu...
Yeter ki hüzünlü olmasın!
Hüzünlü bir çocuk aşamadığımız bir duvar sanki!
Çileli, acılı, engelli çocuğa merhametle yaklaşıyoruz ama kendi dünyasında hüzünlü bir çocuk asabımızı bozuyor.
***
Geçen akşam
Yetenek Sizsiniz adlı tv yarışmasını izliyorum.
Sena Çakır adında çok cici bir kız var. Lastik kız diyorlar ona. Jimnastik gösterisiyle dansı harmanladığı gösteriler yapıyor.
Sena son gösterisini
"Ederlezi" (Hıdrellez) şarkısı eşliğinde gerçekleştirdi. Hani
Çingeneler Zamanı filmiyle hayatımıza giren o müthiş roman şarkısıyla...
Gösteriden sonra jürideki Ali Taran sahneye çıkış biçimini ve seçtiği mizanseni sordu
Sena'ya..
O da şöyle dedi:
"Şarkı çok hüzünlü. Fakat ben hüznü yaşıma yakıştıramadım. O yüzden sahneye melek olarak çıkmayı tercih ettim."
Bu sözler büyük alkış aldı.
***
Kafama takıldı.
Çocuklara "Hüzün senin yaşına yakışmaz" diyoruz, onlar da hoşumuza gitmek için bunu tekrarlıyorlar.
Hikâye tabii!
Aslında demek istediğimiz şu: "Hüzün duygusuyla bir çocuğun yan yana gelmesi
kendimizi suçlu hissetmemize yol açıyor, bu da tadımızı kaçırıyor." Ve tabii asıl istediğimiz tadımızın kaçmaması!..
Daha küçük gösteriyor ama galiba 15 yaşındaymış Sena!
Ergenlik nedir ki!
Çocukluğun geride kalmaya başladığını bilip yetişkinliğe de hâlâ çok uzak olduğunu görmenin yol açtığı
büyük hüzün çağıdır ergenlik!
Popüler kültür o çağı sivilceli bir geyiğin içine hapsetmek istiyor ama mümkün mü?
***
Tekrar soruyorum: Çocuklara, ergenlere, gençlere gerçekten sevgiyle mi yaklaşıyoruz?
Eğer çocuklar, ergenler ve gençler
bizi onaylıyor, oyalıyor ve olumluyorsa...
Evet!
Bizim yetişkinliğimiz kendi sıkıntılı, hüzünlü çocukluğuyla kavgalı...
Bu yüzden işte...
"Yaşıma hüznü yakıştıramadım" diyen yarışmacı kızla, polise taş attı diye
13 yıl hapis cezası alan ve üç aydır cezaevinde yatan Batmanlı kızı birleştiren bir çizgi var.
Herkesin sadece kendi çocuğunu sevdiği ama gerçekte çocukları sevmediği bir toplumun çektiği kalın bir çizgi...