Meseleleri en magazinsel ve en kolay ucundan tutmakta üstümüze yoktur.
Digitürk ihaleyi kazandı ve Erman Toroğlu'na yol gözüktü ya.. Şansal Büyüka'nın istifa kararını hemen buna bağlayıverdik.
Günlerdir hem medya çevrelerinde hem de sokakta herkes şöyle konuşuyor: "Program partnerine iş bıraktırılınca Şansal Abi de bozulmuş, gidecekmiş!"
Oysa iş o kadar basit değil!
***
Bir kere bana sorarsanız...
Erman Toroğlu'nun bileti ihalenin kazanılmasından çok önce kesilmişti. Gazetecilik "sezgilerim" bana Digitürk'ün bu kararı ligin ilk yarısında aldığını söylüyor.
Zaten ihaleyi aldıktan sonra Digitürk'ün revizyonu Erman Hoca'yı göndermekten ibaret olmayacak.
Kurumun genel bir revizyona ihtiyacı var. Bu zorunlu!
Fakat sıkıntı da tam burada!
Şansal Büyüka'yla aylar var ki, bir araya gelmedik, telefon konuşması bile yapmadık.
Ama adım gibi eminim ki, sadece Toroğlu değil, yıllardır kader ortaklığı yaptığı öteki arkadaşlarıyla da yollarının ayrılma noktasına gelmesine bozuluyor.
***
Medya gibi kaygan bir zeminde böyle bir prestiji kazanmak ve gerçekten 'ağabey' olabilmek herkesin harcı değildir.
Ve her şeyden önce bu (siz beğenirsiniz beğenmezsiniz, ayrı) bir ekip işidir!
Son yıllarda iş hayatında kader ortaklığına önem veren 'ağabey'leri anlamakta zorlandığımızı görüyorum. Çok hoyrat bir iş ortamımız var. Paçasını kurtaran, gerisini düşünmüyor.
Oysa Şansal Büyüka bir yere gelirken de, giderken de ekip duygusunu ayakta tutmaya özen gösteren bir medyacı.
***
Sadece o kadar mı?
Söylenti çok!
Ne kadarı doğru, ne kadarı dedikodu, bu toz duman içinde anlamak da zor.
Fakat büyük kulüplerimizin Lig TV yayınlarında ofsayt pozisyonlarının tekrar tekrar gösterilip tartışılmasını istemedikleri dillendirilmeye başlandı.
Böyle istekler için güzel bir kılıf da bulundu, malum: "Ürünün değerini düşürmeyin!" deniyor.
Şansal Büyüka televizyona dışarıdan gelen bir "uzman" yorumcu değil. Eski futbolcu, teknik direktör değil. Kırk yıllık gazeteci! Onun bu söylenti ve gelişmelerden rahatsızlık duymasını anlıyorum.