Herhalde Mustafa Sarıgül ve arkadaşları, oluşumlarına Türkiye Değişim Hareketi adını verirken, "değişim" kavramının itici gücüne güveniyordu.
Ama şu son aylarda saflar iyice belirginleşti.
CHP'nin dayandığı kesimler her gün biraz daha statükocu bir pozisyon almaya ve her türden siyasal-sosyal değişime direnç göstermeye başladı.
Ülkedeki genel siyasi manzara daha da çarpıcı.
Çünkü yedi yıllık iktidar partisi de "açılım" gibi daha uysal ve yumuşak kavramlar kullanıyor olsa da, belli ki demokratik değişim bayrağını kimseye kaptırmaya niyetli değil.
***
Dün İzmir Bornova'daydım.
Mustafa Sarıgül'ün
"siyasete vize almaya" geldiğini söylediği mitingi merak ettim.
İzmir'de
"Sarıgül şehre gelmiş" havası yaşanmıyordu.
Fakat Bornova'da ortalık üzerinde
"Türkiye Değişim Hareketi" yazan sapsarı pankartlarla, kaşkollar ve tişörtlerle doluydu.
Sarıgül ne yaptı? Değişimden çok uzlaşmadan söz etti.
Sanırım toplumsal kutuplaşmanın geldiği sert noktada
"uzlaşma" kavramının kitleler için daha çekici olacağını hesaplamıştı.
Şu sözü ilginçti:
"Uzlaşmanın tek partisi biz olacağız."
TDH otobüslerinin üzerinde ise kocaman harflerle
"Sevgi kazanacak" yazıyordu.
***
İyi de
"uzlaşma" bizim siyasal kültürümüzün belki de en hırpalanmış, en yorgun kavramı değil mi?
Sarıgül kürsüde uzlaşmadan, sevgiden, beraberlikten söz ederken...
Tam önümde duran genç döndü ve "Buraya bir bakmaya geldim Haşmet Abi ama bu harekete katılabilirim" dedi.
"Neden?" diye sordum.
Cevabı şöyle oldu:
"Değişim lafı önemli! Beni o ilgilendiriyor. Ne değişecek? Nasıl değiştirecek? Bunları açık açık anlatırsa bunlara oy atarım hatta partide çalışırım."
***
Taş çatlasa yirmi beş bin kişi doldurmuştu meydanı.
Doğrusu henüz partileşmemiş bir siyasal yapı için bu hafifsenecek bir sayı değildi.
Ama çoğunluk dışardan gelenlerdeydi. Antep'ten, Balıkesir'den, Adana'dan gelenler vardı. Bir TDH yöneticisi
İstanbul'dan 180 otobüs kaldırıldığını söyledi.
CHP'lileri çok yakından tanıyan İzmirli arkadaşımla epey dolaştık alanın çevresinde.
Bir ara "İzmir'de en kalabalık örgütçü kesim
küskün CHP'lilerdir ama tek birine bile rastlayamadım" dedi.
Kalabalığın sosyolojik dokusu hakkında şunu söylemeliyim: Katılanlar
Genç Parti mitinglerinin kalabalıklarını andırıyordu.
***
Son olarak şunların altını çizmek isterim.
Baykal'ın aksine vurgulu bir hatip değil
Mustafa Sarıgül.
Dinleyenleri hitabetiyle değil, ilk bakışta konuşulanlarla ilgisiz gözüken sözleriyle etkiliyor.
Durup dururken lafı
çocukları sevmeye getiriyor mesela...
Ya da
"hepimiz bir gün engelli olabiliriz, engellilere iyi bakalım" diyor.
Hemen gözler yaşarıyor.
Şoför olan babasından bahsediyor bir ara... Siyasal vaatlerinde cılız çıkan alkışlar birden patlıyor o anda.
Peki sonuçta dün ne oldu?
Bornova vize verdi mi Mustafa Sarıgül'e?
Benim açımdan sorunun cevabı pek açık değil!
Bir de Ankara'da, İstanbul'da görmek gerek.