Alçak tavanlı daracık mekânın duvarlarına 45'lik plaklar yapıştırılmış... Erol Büyükburç, Neşe Karaböcek, Cem Karaca, Mavi Işıklar...
Bir de eski Yeşilçam filmlerinin minyatür afişleri var. Ayhan Işık'lı Şıpsevdi, İzzet Günay'lı Kolla Kendini Bebek hemen dikkatimi çekiyor.
Ve Metin Oktay'ın kendi hayatını oynadığı Taçsız Kral filmi. Yapım tarihi 1965 galiba!
Etrafıma bakıyorum...
Her yaştan kadınlı erkekli gruplar var.
Gençler çoğunlukta.
60'ların, 70'lerin, 80'lerin, 90'ların unutulmuş, bir kıyıya itilmiş şarkılarını dinliyorlar.
***
Gece hayatında nereye gitseniz, gizliden gizliye bir gerginlik karşılar sizi!
Ya da hepten bir kapıp koyvermişlik hâkimdir, şaşarsınız, rahatsız olursunuz!
Oysa burada herkeste bir sakinlik var ve yüzlere tatlı bir gülümseyiş hâkim.
Dj'nin yol verdiği her şarkı önce coşkuyla selamlanıyor. Mesela bir Cem Karaca veya bir Erkut Taçkın şarkısı başlıyor.
Eller havaya kalkıyor, şarkıya "hoş geldin" çekiliyor. Sonra herkes birbirine "iyi ki buraya geldik" anlamında bakıyor. Bu sahne defalarca tekrarlanıyor.
Ne bu?
Nostalji mi? Nostalji modasının bir etkisi mi?
Evet, demek kolay ama...
Ne zaman bu lokale uğrasam 20'li yaşlardaki müdavimlerinin de, benim yaşımdakilerin de bir şarkıyı dinlerken takındıkları tavrı görmek bana başka şeyler düşündürtüyor.
Sanki denize dalmışlar, dipte gördükleri bir istiridyeyi yerinden kopartıp kıyıya çıkmışlar.
İçini açınca ne görsünler?..
Pırıl pırıl bir inci!
***
Nostalji... Özünde "yurt özlemi" demek.
Uzaktaki yurdun ve yurt bellediğinin insanın içini hiç durmadan dağlayan özlemi...
Nostalji... Daha güncel ve popüler anlamıyla "geçmişi yurt bellemek" demek...
Bugünün çirkinliklerinden geçmişin (büyük bölümü zihinde uydurulmuş olan) güzelliklerine kaçmak falan...
Tamam, hepsi tamam!
Ama eski 45'likleri art arda çalarak müşterilerini mest eden bu lokale uğradığım zamanlarda anlıyorum ki...
Mesela Cem Karaca'nın "Şeker ezdim sana/bal süzdüm/yüreğimden mısra çektim/şiir düzdüm/bir fısıltıya hapsettim/ bütün çığlıklarımı/gel, dedim" diyen o inanılmaz güzel şarkısı...
"Sen duymadın" adlı şarkı...
Kimsede hoş bir "kaçış" duygusu yarattığı falan yok bu şarkının!
Zaten bu şarkıyı dinlerken derinden ürperen 20'liklerin bu geçmişe kaçış, sığınış hissiyle ne ilgisi olabilir?
O zaman anlıyorum işte!
Biz zamanında bu şarkıların değerini bilmedik! Çoğunu doğru düzgün dinlemedik bile!
Şimdi o hüznü yaşıyor, o borcu ödüyoruz.
Gençlere bakıyorum...
Onlar da aslında yepyeni ve çok iyi bir şarkıyı keşfedip değerini verebiliyor olmanın hazzını yaşıyorlar.