Gençler geçen hafta boyunca 2009 Best Model birincisi güzel kızı çekiştirdiler.
Eh, öyledir!
Başarı ve ün kazanmış, hele de güzel birinin kuyruklu yalanının ortaya çıkışına tanık olmak haklı bir heyecan yaratır. Ve itiraf etmeli ki, bu durumlarda içimizdeki en aşağılık hazlar da kıpırdanmaya başlayıverir.
Ama biraz geri çekilip olup bitene baksak...
Göreceğiz ki...
Yüze vurulan...
20 yaşındaki modelin göz boyamak için uydurduğu hikâyeden çok...
Toplumca içine battığımız görgüsüzlük ve kültürel yüzeyselliğimizdir.
***
Baştan alalım...
Tuğçe Sarıkaya Best Model'i kazandıktan sonra verdiği röportajlarda "Uluslararası kariyer hedefim var, işimde başarılı olmak istiyorum.
Dört dil biliyorum, zorlanacağımı sanmam" demişti.
Öyle kuş dili falan da değil...
İngilizce, Almanca'nın yanında
Rusça ve Farsça'yı da sayıyordu genç kız.
Pek sofistike bir havası vardı yani..
Fakat Okan Bayülgen'in programında Tuğçe'nin değil Farsça, Rusça... İngilizce bilgisinin bile "problemli" olduğu ortaya çıktı.
Stüdyo tribünlerinden yükselen
"yuh"lara karşı Tuğçe'nin mazereti de acıklıydı: "Arkadaşlar ben 20 yaşındayım. O kadar profesyonel değilim."
***
Bu sosyopatik
"hem ünlü, hem güzel hem de pek kültürlü" olma tutkusunu...
Bu göze girmek, dikkat çekmek için atılan yalanları...
Kışkırtıp duran şey ne peki?
Bunu hiç soruyor muyuz kendimize!
Tuğçe'ye "yuh" çekmek kolay!
Nasıl oldu da iki satır okumaya katlanamayan, internete girince sadece okey oynayan gençlerin bildikleri yabancı diller
yüksek kültür seviyesini belirler oldu?
Gelinlerinin hem eşi dostu kıskandıracak kadar mevzun vücutlu hem iyi okullardan mezun ve iki dil bilen bir kız olmasının hayalini kuran
oğlan annelerine de demeli!
Trafik kazasında ölen genç kız kolej mezunu ve yabancı dil biliyorsa, kazayı manşete çıkartan; öteki ölümleri iç sayfalara atan
sonradan görme medyaya hiç lafımız yok mu?