Günümüzün evi artık ne sığınak, ne hayatın merkezi, ne de yuva! Sığındığımız bir yer kalmadı; hayatımızın merkezi işyerlerimiz oldu; yuva fikri ve duygusu ise küçüldü, küçüldü; kalbimiz kadar bir yere sığmaya çalışıyor... Modern ev dediğimiz yer tilkinin dönüp dolaşıp geri geldiği kürkçü dükkânı, o kadar!
***
Binlerce yıl boyunca birbirinden çok farklı kültürlerde bile "ev" hayatın orta direği sayıldı. Şimdi sadece pergelin sabit ucu!..
***
"Rahatlık önce bir eve konuk olur, sonra ev ahalisinden biri haline gelir, en sonunda da evin reisi olup çıkar!" Halil Cibran'ın bu sözünde "rahatlık" yerine "televizyon" sözcüğünü koyun ve öyle okuyun. Günümüz evlerinin temel özelliğini ve temel sorununu buldunuz işte!
***
Evdekiler birbirleriyle konuşuyor. Çocuk anneyle, anne babayla... Ama ne garip! Hepsinin yüzleri ve gözleri televizyon ekranına dönük. Ve kimse bunu garipsemiyor!
***
Evime vardığımda rahatlarım. Hedefe varmış, güne noktayı koymuş gibiyimdir. Soyunur dökünürüm. Fakat çok geçmeden ince bir hayal kırıklığı sarar içimi... Sanki sürgündeymişim ya da anlamsız bir gezide otel odasına tıkılmışım gibi hissederim. İçimde kederli bir ses çınlayıp durur: "Bu dünyada 'ev'im yok benim!" İşte tam o sırada televizyonun uzaktan kumandası imdadıma yetişir. Uzanır, düğmesine basarım. Ne o? Yoksa modern insanın evi ekranın içinde mi?
***
Bella'yı seviyorum... Bella kim mi? Şu ortalığı kırıp geçiren "Alacakaranlık" ve "Yeni Ay" filmlerinin kahramanı genç kız. Neden seviyorum? Çünkü Bella biliyor... Şefkat ne kadar yakışıklı, ne kadar çekici, ne kadar sıcak ve yakın olursa olsun, aşkın yerini tutamaz!
***
Bella'yı seviyorum... Çünkü Bella biliyor... Ne kadar benzi solgun, gövdesi soğuk, ruhu kırılgan olursa olsun, bir kez aşkın tadına varılmışsa
(kan tadı/can tadı) eğer, hiçbir sıcaklık, hiçbir yakınlık onun yerini tutamaz.
***
Filmin erkek kahramanları Bella'nın bakışında çok açık bir ayrıma tekabül ediyor. Vampir Edward: Aşk... Kurt Adam: Şefkat... Bella çok genç ve henüz kafası karışmamış, henüz üst üste gelen hayal kırıklıklarıyla dolu ilişkiler sonucu zihni nasırlaşmamış! O yüzden de apaçık biçimde biliyor: Aşk ve şefkati aynı anda ve
birlikte istersen elin boş kalır! Ama bu yüzden de hep eksik kalacaksın! Hep bir yanın üşüyecek!
***
Aşk ve şefkat! İkisi birlikte olmaz mı? İkisi aynı kişide buluşmaz mı? Olur. Buluşur. Ama çoğu zaman aynı zaman dilimi içinde mümkün değildir bu! Önce aşk gelir. İlişki ilerler, yerleşir. Ve aşk yavaş yavaş yerini aynı kişide cisimlenen şefkate bırakır.