Çatık kaşlar, kederli bir içe kapanma, önünü arkasını fazla düşünmeden ayak uydurulan oruç geleneği, televizyonda birbiriyle çelişen ve giderek yakışıksız tartışmalara dönüşen dini sohbetler ve güne hâkim olan grilik...
Ramazan epeydir böyle bir şey sanılıyor!
Oysa Ramazan kasvetli bir rutin değil, yeryüzünün rutinini terk edip ilahi olanla kucaklaşmanın neşesi değil miydi?
İbadet başlı başına bir sevinç kaynağı sayılmaz mıydı? Yüzler ibadetle aydınlanmaz mıydı?
O yüzden belki yaz mevsiminin Ramazanları'nı ayrı seviyorum! Yaza özgü hafiflik bir anda ilahi bir ferahlığa dönüşüyor sanki! Ramazan ve yaz birlikte içimi ısıtıyor.
Hem ilginçtir, Arapça "Ramazan" sözcüğü de kökünde "çok sıcağa" vurgu yapmaz mı zaten?