SİMİT yalnızca geleneksel tat değil, aynı zamanda "yükselen trend!"
Ucuz bir kere...
Ve çayla uyumu benzersiz.
Simidin bizim sessiz "dost"umuz olduğunu düşünüyorum bazen.
Bugün etrafı saran simit dünyalarına, simit saraylarına veya üniformalı sokak simitçilerine itirazım yok.
Fakat geleneksel simit tadının ve fırınlarının yok olmasına bozuluyorum. Bu küçük fırınlar şehirlerimizin tarihsel-sosyal dokusunun temel unsurlarıdır.
Geçen gün bir okur mektubu geldi.
İki yıl önce Bursa'da başlatılan bir meydan projesi sonucunda çıtır simitleriyle ünlü tarihi Abdal Simit Fırını'nın yıkıldığını yazan okurum "alçak gönüllü güzelliklerin gün be gün yok olmasına izin verilmesine üzülüyorum" diyordu.
Gidip görmeden ayrıntıya girmek istemem ya, ben de çok üzüldüm.
Merak ediyorum: Paris'e, Viyana'ya gidince 150 yıllık pastacıların aynı yerde, aynı şekilde durmasını ballandırarak anlatan yöneticiler neden kendi şehirlerine de aynı gözle bakmazlar?