NURİ Alço, 1980'li yıllardan başlayarak Yeşilçam filmlerinden hepimiz için tanıdık bir sima olmuştur. Zengin kötü adam ya da jigolo tiplemeleriyle, hafızalarda iz bırakan karakter oyuncularından biridir. Alço son zamanlarda bir de N.A.R.O. ile gündemde. Yani Nuri Alço Revival Organisation (Nuri Alço Kurtuluş Örgütü). Nuri Alço'nun, 1982'de TRT için yapılan "Sultanhisar Destanı" ile başlayan televizyon dizisi serüveni şimdilerde "Lise Defteri" ile sürüyor. Nuri Alço'nun, filmlerde Ahu Tuğba'yı en çok tuzağa düşürüp, "kötü emellerine alet eden" karakter olması dışında, ailesinden gelen ilginç bir başka özelliği de var. Alço, müthiş bir dedenin torunu, soyadını da ondan alıyor. Er meydanı Kırkpınar'da tam 27 yıl boyunca başpehlivanlığı kimseye bırakmamış olan Kel Aliço, Nuri Alço'nun dedesi. Dedesini hiç görmemiş olan Nuri Alço, babasından onun hakkında çok şey dinlemiş. Alço, dedesini 1980'lerde yayınlanan bir dergide bakın nasıl anlatıyor: "150 kiloluk saman balyalarını çocuk oyuncağı gibi havaya kaldırır, bir tepsi baklavayı bir oturuşta yermiş. En büyük isteği çocuklarından birinin kendisi gibi güreşçi olmasıymış. Ama ne babam, ne de amcalarım bu arzusunu yerine getirememişler. Ben ise çayırda değil beyazperdede güreşiyorum. Dedemin Sarayiçi'nde yaptığı güreşleri, Yeşilçam'da sürdürüyorum. İnanın bu daha yorucu oluyor...