Ziya Osman Saba'yı sever misiniz? Kalabalık halde "hem de çok" deyiverseniz, duyabilsem keşke ah!.. Ortaokul yıllarımdı. Zamanın efsane yayınevi Varlık tarafından basılan Sebil ve Güvercinler kitabı ilk merhabam olmuştu koca şaire. Sonrasında izcisi oldum tüm dizelerinin. Şimdi kitaplarını sahaflarda bile bulmak zor yazık ki. Yine de gönül serinletici bir haber aldım. Güncele sıçrayıp, hem Ziya Osman Bey'i anayım hem de sevenlerine muştu vereyim isterim. Şimdi çok az geri sarayım zaman bandını. Sanırım 2 yıl kadar önceydi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Tiyatroları onun bir eserini aldı repertuvarına. İşinin ustalarından dramaturg Hilmi Zafer Şahin, şairimizin Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi isimli kitabında saklı 9 hikâye arasından seçti ve sahneye koydu aynı isimle. Örnek olsun için bir iki tane yazarsam; Babamın Elbisesi, Neveser diyebilirim.
Kimyayı bozmadan
Gidip genç oyuncu Arda'dan (Aydın) seyredip hayli beğenmiştim. Bunlar daha çok anı hikâyeler diyeceğimiz türdendi. Şimdi sevindiğim; tek kişilik oyun olarak sunulan gösterinin şu yaz günlerinde yeniden seyirciye ulaşacak olması.
İsteyenin otantik, isteyenin organik diyeceği biçemde, şairin lafına laf katmadan, şeklini kimyasını bozmadan sahneye taşınması hoş gelecek seyredene.
Saba'nın yaşamını ve sanatsal bakışını ortaya koyması, yaşadığı döneme bugünden bakınca ortalığın nasıl görüldüğü yayılacak gözümüz önüne.
Mükerrer filan demeden gideceğim kısmetse. Keşke uyarına gelse de sizi de izleyici olarak görebilsem12 Temmuz'da, ENKA Kültür Sanat Vakfı Sahnesi'nde.