Motosiklet turlarımda ıcığını cıcığını dolanıyorum şehrin. Ara- arka- çıkmaz sokak demeden her semtin kılcal damar yollarında seyrediyorum.
İçimi acıtan en önemli şey olarak da ortak bir duyarsızlığı keşfediyorum. Sokak hayvanları susuzluk çekiyor maalesef.
Yaz sıcakları bastırdı. Su birikintisi, göletler hak getire sokaklarda. Bunca telaş, hay huy içinde insanlar sokaktaki bu dostları unutmuş mu ne? Her yanda dili bir karış dışarıda köpekler, çilesi neredeyse bakışlarından okunan kediler, kuşlar... Bazı esnaf ve mahalle sakini kapı önlerinde tas tas su bulunduruyor gerçi.
Lakin çok azlar da sıkıntı orada.
Buradan çağrı yapsam; "siz de kendi payınıza bir tas su koyun" kapıya çağrısı yapsam sesimi duyan olur mu?