Fikret Hanım'ın yanına gittiğimizde müzikten, müzisyenlerden, yorumculardan yana neler neler öğrendim. İlk yazdığı şarkıyı Tanju Okan okumuş meğer. Karşılığında 250 lira kazanmış ve pek sevinmiş Fikret Hanım.
Hani, paraya ihtiyacından değil, müzikten para kazanıyor olmaktanmış bu sevinç.
Hazır bulur
Ajda mevzuu açılınca yine de kıyamıyor hakkında sert konuşmaya. Anlattıkları hoşluklar üzerine. Bir de diyor ki; "Ben gider şarkıyı bulurum. Söz yazarım. Orkestraya bile nerede nasıl çalacağını anlatırım dilim döndüğünce. Ajda gelir, geldiğinde de parçaları hazır bulur.
Bütün şarkılarda böyle oldu bu. Kendi bulduğu, yarattığı bir şey yoktur.
Ama Allah için çok iyi yorumlar. Fakat bu son olaylar ve şarkı sözlerindeki soysuzlaşma çok üzdü beni. Geçen gün tesadüfen kulağıma çalındı. Şarkıda ' keçileri kaçıracağım' diyordu bir genç adam. Bir şarkının içine keçi nasıl yerleştirilir anlamak mümkün değil.
Kırdım attım!..
Sembolik olarak kalemimi kırmaya yani artık söz yazmamaya karar verdim. Bana yer olduğunu sanmıyorum bu ortamda. Felsefesi olan sözlere pek ihtiyaç kalmadı gibi.
O sırada bir arkadaşımız Ajda'yı neden affetmesi gerektiğini kendi sözleriyle anımsatıyor Fikret Hanım'a. Diyor ki;
- Fikret Hanım. "Hoş gör sen. Affet gitsin aldırma. Büyüklük sende kalsın sonunda."
Alkışlarla
İlerlemiş yaşına karşın inanılmaz bir beyin ve söz ustası olan Fikret Hanım gülümseyerek dönüyor o arkadaşa.
Diyor ki;
- O sözlerin bir de başı vardır hatırlayın. " Bilsen neler dönüyor şu garip dünyada . Arkadaşlık düşmanlıkla yan yana . Bazen sebep bir aşk ise çoğu zaman da para. Değiştirir insanları hep bir anda."
Yapılabilecek tek şeyi yapıyoruz. Ve alkışlıyoruz Fikret Şeneş'i. Etraftakiler de her şeyden habersiz bize bakıyorlar şaşkın şaşkın.