"Çatışma sesiyle " uyandım... Yakınlarda bir yerde şiddetli bir silahlı müsademe oluyor belli ki. Cihangir'in Fındıklı'ya akan bir köşesindeki evimin sanki de 20-30 metre ötesinde oluyordu bu olay. İtfaiyeci sendromu ruhumuza işlemiş ya, önce telsize sonra fotoğraf makinelerimin olduğu çantaya gidiyor elim. Bir yandan hızla giyiniyor, bir yandan da gece muhabiri arkadaşları telefonla arıyorum ki öğreneyim ne olmuş.
Aklımı koru Ya Rab!..
Patlamalar öyle kocaman ki; " bunca çıngar tabancadan çıkmaz, ağır silahlar kullanılıyor galiba ?" diye, dehşet trenleri kaldırıyorum içimden. İşte hazırım ve dışarı fırlamama ramak var. Ama o da ne; ne göreyim pencereden! Denizin orta yerinden geliyor patlamalar ve silah milah değil, bildiğimiz havai fişek bunlar. Kol saatime inanamıyor bir de duvardakini kontrol ediyorum. Milimi milimine söyleyeyim; tam sabah 04.03 saat. Hem de Harem-Üsküdar- Kabataş üçgeninin tam orta sularında, hem de dakikalardır havai fişekler, maytaplar patlıyor; Allah'ım sen aklımı koru n'olur...
Aradım, söyledim
Balkona çıkıp bakıyorum. Tüm mahalle sahura kalkmış sanki. Ahali camlarda, pencerelerde, balkonlarda. Sanki duyuracakmış gibi bela ceza okuyanlar, sunturlu küfür düzenler gırla. Önce Emniyet Müdürlüğü santralını arayıp telsiz kumanda merkezine bağlanıyorum. Çıkan nöbetçiye durumu anlatıp, deniz polisinin de numarasını alıyorum.
Dangalaklar güruhu
Ardından orayı çeviriyorum hemen.
- Kardeş iyi nöbetler. Duyuyor musunuz sesleri. Rezaleti izliyor musunuz?
- Savaş Bey, ben deniz şube polis memuru... Şu anda benim de tüylerim diken diken vaziyette. Vallahi çatışma var sandım ben de.
- Peki kim bunlar arkadaş Bot devriyeniz gidip bakıyor mu?
- Evet evet arkadaşlar yola çıktılar bile. Bunlar vilayetten, kaymakamdan izin kağıdı alınarak yapılan etkinlikler ama sabahın köründe değil elbette.
- Ne olur bana haber edin yakalayınca. Bu dangalaklar kimmiş mutlaka öğrenip teşhir etmem lazım.
- Merak etmeyin Savaş Bey, gereken yapılacaktır.
Bizim bölge değil
Sonra telsiz muhaberesini dinlemeye başlıyorum balkonda oturup. Her iki yakadaki kara devriyelerinin tümü sesleri de duyuyor, hâlâ atılan havai fişekleri de görüyor. Ama kimsenin aklına bir yol gelmiyor. Tek söyledikleri, "Merkez bizim bölgemiz değil, Eminönü tarafından geliyor" filan tarzı pas geçme lafları. Oysa o sersemler denizin ortasında kabak gibi durmuş patlatıyorlar üst üste " görgüsüzlüklerini"..
Ahmet Hamoğlu'na ricam
Az sonra (25 dakika) bir devriye botunun oraya doğru yol aldığını görüyorum. Ancak maytap geçme, fişek patlatma seansı bitmiş . Dürbünle takip ediyorum. O karanlıkta seçebildiğim kadarıyla deniz polisi botu Haliç istikametinden gelip, Karaköy-Sarayburnu tarikiyle seyredip, doğrudan gidip Kızkulesi'ne yanaşıyor. Düşünüyorum; " Acaba Kızkulesi'nde bir düğün, bir kutlama filan vardı da içip hızını alamayan etkinlik sahipleri sarkmış zaman eğlenceleri mi çıkardılar kendilerine?"
Ahmet Hamoğlu 'na rica ediyorum. Bu olayın, işletmecisi olduğu Kızkulesi ile bir ilgisi var mı öğrensin. Eğer doğru çıkarsa kendi açısından gerekeni yapacağına eminim.
Tekne hayalet mi?
Ama işi esas izlemesi gerekenler de peşini bırakmasın elbette. Çünkü muhabirlerim dün, yani olayın ertesi günü açıp konuştular deniz polisiyle. Aldıkları yanıt can sıkıcıydı; "Biz gidene kadar o tekne yok olmuş. Bulamadık kimler olduğunu" dedi polisler.
Sayın vali, sayın emniyet müdürü sayın deniz polisi müdürü. Olay yerinin gündüz görüntüsünü yayınlıyorum ki sizler de dahil İstanbul' u bilen herkes görsün nerede yapılmış bu iş.
Vali Bey lütfen!..
Bu arada üstüme farz kabul edip soruyorum; İstanbul Boğazı girişinin sabah karanlığında havai fişek gösteri merkezi olmasına, bunu yapanların izine rastlanamamasına ne diyorsunuz? Hak saklasın, aynı türden bir terörist saldırı yapılsa. Bir sürat teknesiyle terör grupları gelip her haltı yemeye kalksa, onlara nasıl ve ne kadar zamanda ulaşıp müdahale edileceği konusunda bilgi verir misiniz? Bırakın gazeteci olmayı, sıradan bir İstanbullu olarak hem bunun yanıtını merak ediyorum hem de o rezil kepaze heriflerin kim olduğunu. Lütfen bulur musunuz? Lütfen gerekeni yapar mısınız.. Lütfen sizle ve bizle maytap geçenleri bulup, yakalayıp teşhir eder misiniz?
