Sülünler, papağanlar, akbabalar ve puhu kuşları. Keklikler, çulluklar, bıldırcınlar, ispinozlar, serçeler bir de. İlaveten kartallar, kumrular, sığırcıklar, kargalar, yarasalar, zümrüdüanka kuşları. Ve dahi ve ille ki: "Yanardağın Üstündeki Kuş..."
Hayvaniyat mahallesi
Haa!.. Bir de tilkiler, atlar, tavşanlar, kirpiler, balıklar, ağustos böcekleri. Yılanlar, solucanlar, kertenkele, tırtıl, kırk ayak ve her neviden, uçan, tutan, kaçan, kovalayan, sürünen, sokan, sokulan, saldıran, yıldıran, kıran, ısıran, koparan bii dolu bi a-acayip hayvaniyat mahallesi.
Şiirlerini bu mahlukatın cümlesiyle dopuş dolu yazan adam için. Şair Ülkü Tamer için yani, Cemal Süreya bakın ne diyor: "Nuh'un Gemisi gibiydi Ülkü Tamer'in ilk şiirleri. Her türlü imgenin erkeğini, dişisini barındıran. Terzilerle, dülgerlerle, tilkilerle, kirpilerle, sansarlarla ve her şeyle dolu. Hayatın ve ölümün, her şeyin amatörüydü. Kısa şiirlerine gelince; onların da çoğu, birer karnaval bileti gibidir..."
Kendinize bir kıyak yapın, "YKY"den çıkan Ülkü Tamer'in "Yaşamak Hatırlamaktır kitabını alıp okuyun.